Müziğe ve şiire yıllarını vermiş, bir çok ölümsüz söz ve besteye imzasını atmış, Ankara Rüzgarı, Gözleri Aşkla Gülen ve Kara Sevda gibi birçok eserle her döneme damgasını vurmuş Emekli Yarbay ve Bestekâr Gündoğdu Duran, 85 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bestecilik hayatına Ankara Rüzgarı güftesini muhayyerkürdi makamında besteleyerek başlayan ve bugüne kadar Türk Sanat müziği repertuvarına birçok eser kazandıran Gündoğdu Duran'ın vefatı sanat camiasında büyük üzüntüyle karşılandı.Covid-19 Pandemisi tedbirleri nedeni ile cenaze aile arasında yapıldı.
GÜNDOĞDU DURAN KİMDİR?
27 Mayıs 1937 tarihinde Karaman’ın Kızıllar (Taşkale) köyünde doğdu.İvriz Köy Enstitüsü mezunu Öğretmen Mustafa Duran'ın oğludur. Babasının görevi nedeniyle İlkokulu Beyşehir’de, Ortaokul ve Liseyi Konya Lisesi’nde okudu. 1961 yılında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin tarih bölümünü bitirdi. Fakültede askeri Öğrenci olduğu için, 1961-62 ders yılından itibaren, sırasıyla Mersin, Konya, Çankırı Astsubay okullarında tarih öğretmenliği yaptı. 1980 yılında yarbay iken Kuleli Askeri Lisesi’nden kendi isteğiyle emekli oldu.
Merhum Gündoğdu DURAN Seniha DURAN hanımefendi ile Konya’da evlenmiş olup bu evlilikten Beste isimli bir kızı, Fatih isimli bir oğlu vardır.
Kendi sözleriyle Gündoğdu DURAN'ın Müzik Serüveni:
DURAN: İlk on yılımı yaşadığım köyümde, sık sık düğünlerde bulunuyor ve çalınan enstrümanlara ve söylenen şarkı ve türkülere aşırı ilgi duyuyordum. Özellikle annemin akrabaları (dayılarım, teyzelerim ve onların çocukları) ut ve kemanı çok güzel çalıp söylüyorlardı. Onlardan çok etkilendim.
Annem, okul görmemiş olsa da güzel sesiyle, iş yaparken, mutfakta, holde, bahçede, içeride ve dışarıda devamlı şarkı veya türkü söylerdi. Babam ut çalardı. Fakat özellikle sanat, edebiyat, şiir, genel kültür konularında çok okuyan ve bilgi sahibi olan bir öğretmendi. Zengin bir kitaplığı vardı ve çok güzel şiirler yazardı. Çocuk yaşımdan itibaren benimle çok ilgilendi ve destekledi.
1949 yılından itibaren ortaokul müzik öğretmenim merhum Ârif Şahap Öktem beni kemana başlattı ve bir yıl batı müziği metotlarıyla çalıştırdı. Bir yıl sonra Vefa Lisesi’ne atanıp Konya Lisesi’nden ayrıldı. Ben de o günden bugüne bana ders verecek başka bir hocayla çalışmadım ve kendi kendimi yetiştirme mücadelesi verdim.
Türk Müziği alanında bana destek olan çok sanatçı oldu. Bunlardan, bugüne hayatta olmayan Neyzen Burhanettin Ökte, Neyzen Ulvi Erguner, Neyzen Aka Gündüz Kutbay, Kemanî Cahit Peksayar’ı minnet ve rahmetle anıyorum. Ses sanatçılarından, rahmetli Nermin Demirçay ve hayatta olan ve kendisine uzun ömürler dilediğim Nesrin Sipahi ilk aklıma gelen isimlerdendir. Ayrıca gerek beste, gerek güfte ve şiir alanında beni hep aydınlatan ve teşvik eden büyük şair Bekir Sıtkı Erdoğan’ı zikretmeden geçemeyeceğim.
Müziğimizin dünü için çok kısa olarak eşsiz ve muhteşem diyebilirim.Bu konuda kitaplar yazılabilir. Bugün ise, bu zengin kültür ve sanat mirasımızı yeterince tanıyıp geliştiremediğimiz, halkımıza ve gençlerimize benimsetecek çalışmaları yapmadığımız, yapamadığımız acı bir gerçek olarak karşımızdadır.
Her şeye rağmen yarınlar için ümitliyim. Çünkü çeşitli kurumlarda, konservatuvarlarda vs. yetişen sanatçı, müzikolog, besteci olabilecek çok yetenekli, pırıl pırıl gençlerimiz var. Onların yakın gelecekte, müziğimiz adına çok güzel şeyler yapacaklarına inanıyorum.
Bir beste bence mümkün olduğunca kendi başına bir özellik,espri ve renk taşımalıdır. Ne kadar güzel olursa olsun, eskiyi aynen tekrar eden besteler ve besteciler gelecek için fazla değer taşımazlar diye düşünmekte ve onun için, gerek sözde,gerek müzikte alışılmıştan farklı ve değişik eserler vermeye gayret ediyorum. Eserlerimi dikkatli dinleyen ve inceleyenler sanırım bu farkları görürler diye düşünüyorum.
Amacım: Türklüğümüzün ayrılmaz bir unsuru olan Türk Müziği alanında, sağlam, seviyeli, kaliteli ve kalıcı eserler bırakabilmektir. En büyük arzum ise; halkımızın, gençlerimizin, çeşitli kurum ve örgütlerimizin güç ve yetki sahibi devlet adamlarımızın nice yüzyıllardan bu yana akıp gelen milli müziğimize ve milli değerlerimize dört elle sarılarak, Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlık çizgisi doğrultusunda onu geliştirmeleri ve yüceltmeleridir. (Kaynak: http://www.mehmetnuriparmaksiz.com/3519/gundogdu-duranla-roportaj )
. 1980-1995 yılları arasında bir taraftan korolar çalıştırırken, öbür taraftan kanun ve ut dersleri vererek öğrenciler yetiştirdim. Son yıllarda kendi bestelerimi düzenlemek, yazmak, CD ve Kitap halinde toplamak için çalışmaktayım.
Gönül telimize dokundunuz Hocam mekânınız Cennet olsun, UNUTULMAYACAKSINIZ...