Günümüzde evrilen her süreç sadece gelişmelere ve yeniliklere değil yozlaşmaya da gebe. Bu nedenle “Kalabalık Yalnızlık” sanılanın aksine pek de romantizm içermiyor ve tüm toplumu ilgilendiriyor.İSTANBUL (İGFA) - Toplumda “Kalabalık Yalnızlık” yansıması ve bu sürece dair bilgiler veren Klinik Psikolog Beril Eser Odabaşı, kalabalık yalnızlığın sadece bireysel bir deneyim değil toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti.

Klinik Psikolog Odabaşı; 'Kalabalık Yalnızlık' bireylerin sosyal ortamlarda yer almalarına rağmen, duygusal olarak yalnız hissetmeleri durumu olduğuna dikkati çekerek, "Yalnızlık hissiyle birlikte kişiler kaygı, stres, mutsuzluk, öfke veya hüzün gibi birçok duyguyu taşıyabilir. Yaşanan bu duygular derinleştikçe, kişiler ailelerinden, arkadaşlarından, işlerinden ve okullarından kopmaya başlarlar. Aslında bu kopma, bir döngü gibi kişiyi gerçek yalnızlığa sürükleyebilir. Depresyon, anksiyete veya sosyal fobi gibi psikolojik rahatsızlıklar, kalabalık yalnızlık hissinin bir sonucu olarak gelişebilir. Sürekli yalnızlık hissi, stres seviyelerini artırabilir ve bireylerin sosyal becerilerini zayıflatabilir, bu da zamanla ruhsal sağlık problemlerine yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında durum, yalnızca bireysel bir deneyim değil, toplumsal bir sorundur. Bu hissin artmasında dijitalleşme, sosyal bağların yüzeysel hale gelmesi ve hızlı yaşam temposu gibi faktörler etkili olmuştur. Toplum olarak daha derin bağlar kurmayı, yüz yüze etkileşimleri teşvik etmeyi ve duygusal destek ağları yaratmayı hedeflemeliyiz. Bu sadece bireysel değil, toplumsal bir iyileşme sürecidir. Bu nedenle somut bir adım atılmadığı takdirde yaşanmaya devam edecektir.” diye konuştu.

Klinik Psikolog Beril Eser Odabaşı, yüz yüze etkileşimin yerini alan sosyal medya ve dijitalleşmenin duygusal bağların zayıflamasına yol açabildiğini vurguladı.

Sosyal medyanın bireylerin hayatlarını gösterdiği, ancak gerçek duygusal deneyimlerini paylaşmadığı bir platforma dönüşmüş durumda olduğunu ifade eden Odabaşı, "Bu durum, bireylerin yalnızlık hissini pekiştirebilir çünkü insanlar sanal dünyada “bağlantı” kurarken, gerçek duygusal bağlar zayıflar. Bu his, özellikle dijital çağda daha da yaygınlaşmış durumda çünkü insanlar çevrimiçi bağlantılar kuruyor, ancak bu bağlantılar genellikle yüzeysel kalıyor. Dijital etkileşimler genellikle yüzeysel ve zamanla daha da yalnızlaştırıcı olabilir, çünkü bu platformlarda insanın gerçek benliğini ifade etmesi daha zor olur.” dedi.

Kalabalık yalnızlık hissiyle başa çıkabilmek adına önerilerde de bulunan Klinik Psikolog Beril Eser Odabaşı, ‘gerçek’ süreçlerin önemini şu noktalara dikkat çekerek vurguladı:

Duygusal Bağ Kurmak: Yalnızlık hissiyle mücadelede, derin ve samimi ilişkiler kurmak kritik. İnsanlar, daha anlamlı sosyal bağlantılar kurarak yalnızlık hissini hafifletebilirler.

Sosyal Destek Aramak: Aile üyeleri, arkadaşlar veya profesyonel destek almak, yalnızlık hissini azaltabilir. Buna ek olarak bu zorlu duyguyla nasıl başa çıkabileceğinizi keşfedebilirsiniz.

Dijital Detoks: Sürekli dijital dünyada olmak, yalnızlık hissini artırabilir. Bireylerin belirli sürelerle dijital platformlardan uzaklaşmaları faydalı olabilir. Bunun için belli sınırlamalar koymak, bir adım olabilir.

Fiziksel Aktivite: Spor yapmak ve yoga gibi etkinlikler hem ruhsal sağlığı iyileştirir hem de yalnızlık hissini hafifletebilir. Sahilde, sokakta veya ormanda yapılan kısa yürüyüşler bile yalnızlık hissinin getirdiği duygulara destek olur. Aynı zamanda sosyalleşme ile kişiler “gerçek” bağlar kurabilir.

Topluluk Etkinliklerine Katılmak: Gönüllülük çalışmaları veya sosyal gruplara katılmak, bireylerin toplumsal bağlarını güçlendirebilir.

Kaynak: igf