İzmir’de yaşanan 6,6 büyüklüğündeki depremde arama kurtarma çalışmaları sırasında 91 saat sonra enkazdan kurtarılan Ayda Bebek Türkiye’ye umut olmuştu. İzmir depreminin mucize ismi Ayda Bebek tedavisinin ardından bugün taburcu oldu.

İzmir’deki deprem enkazından 91 saat sonra sağ kurtarıldı, “umudun adı Ayda Bebek” denildi, Hastane önünde köfteciler kuyruk oldu, eğitim kurumları burs için sıraya girdi ancak Ayda Bebek çabuk unutuldu.

Gazeteciler, muhabirler en iyi görüntüyü almak için birbirini ezdi, arama kurtarma ekipleri sedye taşıma yarışına girdi ve herkes küçük mucizeye odaklandı.

Ayda'nın çıkar çıkmaz ilk isteği de köfte ayran olmuştu,bu istek tüm Türkiye'yi sözümona derinden yaraladı. Bir köfteci zinciri ona ömür boyu köfte sözü verdi. Ayda ile ilgili yerli yersiz paylaşımlar yapıldı. Pek çok kişi ona destek oldu. Eğitim masrafları, diğer masrafları karşılandı.

Tabii reklam ve ticari kaygı meseleleri de epey tartışıldı. Siyasiler, ünlüler, şirketler... Kısaca herkes Ayda için ne yapabiliriz (aslında nasıl pirim yapabiliriz...) sırasına girmişti kısa süre içinde...

O artık tüm Türkiye'nin küçük kızı olmuştu.


Ve Aydacık sağ salim taburcu oldu ama onun enkaz altında geçirdiği süreden daha kısa zamanda unuttuk onu...

İşte herşeyi anlatan tek kare ... İşte birbirimize söylemekten hep kaçtığımız gerçek,İşte Bu ülkenin vicdanının fotoğrafı...

Okul Komutanlığı Genç Teğmenlere Soruşturma Açtı mı? Okul Komutanlığı Genç Teğmenlere Soruşturma Açtı mı?

Hastaneden babası Uğur Gezgin'in kucağında üzeri bir ceket ile örtülerek kucakta ayrılan Ayda, bir otomobile bindirildi.

Ayda babasının kucağında böyle taburcu edildi. Hastane bahçesinden ise ne kadar çabuk unuttuğumuzu gösteren bu görüntü kaldı. Babacığının kucağında ve yalınayak...

herkesin köfteler ısmarladığı, birbirine nispet olsun diye duyar kastığı, acısını romantize ettiği ve üstelik acısını ticaret malzemesi yaptığı ayda, bugün böyle taburcu oldu. ne bir köfte, ne hayat boyu sigorta, ne de karşılanmış eğitim masrafları...

İleride dimdik yürüyebildiğin, kimseye muhtaç kalmayacağın mutlu bir ömrün olsun Ayda. Bize bakma. Hayatımız Reklam bizim,gözlerimiz üzerinden pirim yapacak zavallıları arıyor, aslında zavallı olan bizleriz kızım bizi sakın rol model olarak benimseme, sen bari alışma Ayda Kişiliğimiz Sahte bizim,kalbimizin sadece kan pompaladığına inanıyoruz biz gerçekte,biz buyuz kızım, Biz unutuyoruz...

Yakın Geçmişimizden Benzeri Bir Olay Daha; 28.11.2011 Yılı Geceyarısından;

Hatırlamak zor değil, Küçük Gizem'i, yaşından beklenmeyecek derecedeki akıcı konuşması sosyal paylaşım sitelerine yansıyınca tanımıştık.

İzlenme rekorları kıran Gizem'in konuşmaları bir kısım rantiyeci medyanın da dikkatini çekmiş ve reyting deposu olarak görülen Gizem çeşitli şov programlarına çıkartılmıştı.

Okuduğu okulda Sınıf Başkan Yardımcısı olan Gizem, internete yayılan videosunda sınıfta disiplini sağlamaya çalışıyor ve arkadaşlarına uyarılarda bulunuyordu. Öğretmeninin kendisini fakir olduğu için değil bu görevi merak ettiği için başkan yardımcısı seçtiğini söyleyen Gizem, ayağındaki yırtık botu göstererek hangi şartlarda okula gelmeye çalıştığını nefes almadan arka arkaya sıraladığı cümlelerle anlatıyordu.

Medya tarafından dolgu malzemesi olarak görülen ve verilen türlü vaatlere rağmen “yardım eli” bir türlü uzatılmayan 'Küçük Gizem' önceki akşam trajik bir şekilde yaşamını yitirdi.

Bursa'nın Orhangazi ilçesinde şofbenden sızan gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden Gizem'in ölümü bu düzenin gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. 11 yaşındaki Gizem Bera Yüksel, ablası İrem (12) ile birlikte girdiği banyoda şofbenden sızan gazdan zehirlenerek öldü.

Gizem'i kaybetmenin acısıyla yıkılan Yüksel Ailesi, hastaneye kaldırılan İrem'in hastane hastane dolaştırılması skandalıyla karşılaştılar.

Aile fertlerinden Ahmet Bodur, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: ''Ambulans çağırıyorlar. Orhangazi'den Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesine gönderiyorlar. Orada da 'yatak yok' diye kabul etmiyorlar. Ölümle yaşam arasında mücadele veren çocuğu buraya gönderiyorlar Şimdi burası da kabul etmedi. Burada da teçhizatlarının yeterli olmadığından bahsettiler. O gibi vakaları kabul etmiyorlarmış''

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Hiçbir hasta, hastane kapısında kalmayacak'' dediğini vurgulayan Bodur, hastanede karşılaştıkları manzaraya isyan etti.

Gizem dün Bursa’da toprağa verilirken sınıftaki videoyu çeken ve geçen yıl sonunda emekli olan öğretmen Cemal Aytaç, o günlerde verilen yardım sözlerinin tutulmadığını söyledi. Aytaç, Gizem'i şöyle anlattı:

“Dört dörtlük, istikbal vaat eden bir çocuktu. En büyük üzüntüm, o görüntülerde verilen yardım sözlerinin tutulmamasıdır. Gizem’in ailesini, bizleri birçok yerden aradılar fakat sözlerini tutmadılar. Sadece birkaç çift bot gönderdiler.”

Bursa'nın Orhangazi ilçesinde şofbenden sızan gazdan zehirlenen kız kardeşlerden ikiside hayatını kaybetti, Yaşamını yitiren Gizem Bera Yüksel (11), geçen yıl öğretmeninin sınıfta arkadaşlarına öğüt verirken çektiği görüntüleri internette tıklanma rekorları kırınca televizyon kanallarında üst üste haber olmuştu.Gizem, katıldığı Beyaz Show'da ise zekası ve hazırcevaplığı ile izleyenleri ekran başına kilitlemiş ve kahkahaya boğmuştu.
Olay, dün akşam saat 22.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre , Yüksel ailesinin 6 çocuğundan olan 12 yaşındaki İrem Sılay Yüksel ile 11 yaşındaki Gizem Bera Yüksel akşam yıkanmak için banyoya girdi. Baba Salih Yüksek yaklaşık 15 dakika seslerini duymadığı çocuklarını merak edince anne Ayla Yüksel’den banyoya bakmasını istedi. İrem ve Gizem’in yerde hareketsiz yattığını gören baba 112 Acil Servis’ten yardım istedi. Olay yerine gelen ambulansla Orhangazi Devlet Hastanesi’ne kaldırılan İrem ve Gizem Yüksel kardeşlere ilk müdahale burada yapıldı. Gizem doktorların tüm çabasına rağmen kurtarılamadı. İrem ise ilk müdahalenin ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Hayati tehlikesi devam eden İrem’i yaşama döndürmek için yapılan müdahaleler sonuç vermedi.

İçinizdeki İnsani Duyguların Katili Olanlara Yazılmış  Bir Şiir, Daha İyi Anlatsın Diye...

CİNAYET SAATİ

haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

deli cafer ismail tayfur ve şaşı
maktulün onbeş yıllık arkadaşı
üçü kamarot öteki aşçıbaşı
dört bıçak çekip vurdular dört kişi

cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben gördüm kulaklarım gördü
vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
hiç biriniz orada yoktunuz

demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
on üç damla gözyaşını saydım
allahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
hiç biriniz orada yoktunuz

haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
polis kaatilleri arıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
üzerime yüklediler bu işi
sarhoştum kasımpaşa'daydım
vapuru onlar vurdu ben vurmadım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü

ben vursam kendimi vuracaktım

Attila İLHAN

Tam Bir Üçüncü Dünya Toplumuyuz,Hayatımız Reklam, Kişiliğimiz Sahte, Yazıklar Olsun....

Editör: Haber Merkezi