Hazır meyve sularının ve saklandığı kutuların sağlıklı olup olmadığı tartışmaları sürerken bir vatandaşın aldığı hazır meyve suyu kutusunun içinden çıkanlar görenleri şok etti.

Marketten aldığı meyve suyunu içmek için bardağa dökmeye başlayan vatandaş bardağın içene dökülen parçacıkları görünce meyve suyu kutusunu kesti. Kesilen meyve suyu kutusunun dibinde gördükleri karşısında şaşkına dönen vatandaş kutuyu incelemeye devam edince, kutunun dibinde küf ve çürümüş parçacıklar oluşmuş bir tabaka olduğunu fark etti.

Meyve suyu kutusunu ısrarla  inceleyen T.O. Son kullanma tarihinin geçmediğini gördü  Ünlü market zincirinden satın aldığı meyve suyunun içerisinden çıkan küf tutmuş cisimler tüm ailede şok etkisi oluşturdu.

Dr. Hüseyin NAZLIKUL toplum sağlığını etkileyen bu konuda önemli açıklama ve bilgilendirmeler yaptı.

Dr. NAZLIKUL "Gıda sektörü hızla gelişmekte, bu ilk planda olumlu bir süreçmiş gibi görünse de büyük pencereden bakarsak eğer, süpermarket ve hipermarketlerin raflarında yer alan sayısız ürünü rafinasyonun vitrini olarak görmeliyiz. Meyve suyu denildiği zaman eski zamanlarda, annelerimizin evde sıktığı portakal suyu, mandalina suyu gelirdi akla, makineler evlerimize girmeye başladığında elma suyu da içilir olmuştu. Meyve suyu, meyvenin doğal olarak yapısında bulunan sıvıdır. Adını aldığı meyvenin içerdiği vitaminlere sahiptir ve aynı zamanda yüksek oranda şeker içerir. Günümüzde meyve suyu içerdikleri meyve oranına göre üç gruba ayrılmaktadır: 

Meyve Suyu ve Benzeri İçeceklerin Sınıflandırılması

Sıkma Meyve Suyu: İçerisindeki meyve oranı %100’ dür. Meyve konsantre edilmeden sıkılıp ambalajlanı şeker ilavesi yoktur.

%100 Meyve Suyu: Bu kategoride de, içerisindeki meyve oranı %100’ dür. Meyvelerden meyve suyu konsantresi, meyve püresi ve meyve püresi konsantresi elde edilir. Bunların yanında içerikte su bulunur. İçerisinde ilave şeker bulunmaz.

“Meyve Suyu Konsantresi” meyveden suyun uzaklaştırılarak hacim azaltılırarak elde edilir.

“Meyve Püresi” meyvelerin dal, kabuk, yenilmeyen kısımlarından ayrılarak ezilmesi sonucu elde edilir.

“Meyve Püre Konsantresi” ise, meyve püresinin ezilmesiyle oluşan pulpundan suyun uzaklaştırılması ve hacminin azaltılması ile elde edilir.

Meyve Nektarı: İçerisinde üretildiği meyve çeşidine göre %25-%99 oranında meyve, su, doğal aroma, ilave şeker ve gerekirse sitrik asit vardır.

Meyveli İçecek: En az %10 meyve, su, sitrik asit, ilave şeker, aroma, izin verilen ilave katkı maddeleri içerir.

Meyve Aromalı İçecek: %0-%9 arası meyve, su, sitrik asit, ilave şeker, aroma, izin verilen ilave katkı maddeleri içerir.

Meyve içeriği %10’un altında olan, meyve aroması, renk ve koku verici katkı maddeleri ile hazırlanmış içecek ve tozları tercih etmek sağlık açısından zararlıdır.

Meyve kokteyllerinin ana malzemeleri genellikle yoğun şeker içerikli ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu ve sudur. Tercihe göre alkolsüz olan bu içeceklerin besin değerleri çok düşük (hatta yok) ve şeker oranları çok yüksektir. Araştırmalar özellikle yüksek şeker içerikli meyve suları nedeni ile çocuklarda obezite riskinin arttığını göstermektedir. 

Meyve sularının yüksek vitamin ve antioksidan içerdiğini kimse inkâr edemez ancak meyve suyu elde etmek amacı ile kullanılan meyve miktarı çoğaldığında içerdiği şeker miktarı da artmaktadır. Örneğin bir bardak elma suyu neredeyse bir gofret kadar fazla şeker içerir. Eğer her gün bir bardak da olsa meyve suyu tüketmeliyim diyorsanız bunu olabildiğince en besleyici değere sahip olanlardan yapmak gerekir. En iyi örnek nar suyudur. Nar suyu da yüksek oranda şeker ve kalori içerir fakat antioksidan özelliği fazladır. İçerdiği antioksidanlar beyin fonksiyonlarının korunmasına ve kanser oluşumunu önlemeye yardımcıdır.Yapılan bir çalışma günlük 220 ml nar suyunun prostat kanserini tekrarlamasınıönlediğini göstermiştir. 

Kızılcık suyu da güçlü bir C vitamini kaynağı olup bağışıklık sistemini hastalıklara karşı destekler, idrar yolları enfeksiyonlarını azaltır. 

Vişne suyunun antienflamatuar etkisi sayesinde yorgunluk sonucu oluşan kas ağrılarını azalttığı tespit edilmiştir. 

Üzüm suyu kalp hastalıklarının önlenmesi için önemlidir. 

Daha sık tüketilen meyve suyu alışkanlığımız olan portakal suyu da C vitamini kaynağıdır, üzüm suyu veya nar suyu kadar çok olmasa da antioksidan içerir. 

Amerikan Pediatri Akademisi meyve suyu tüketiminin 6 yaşından küçük çocuklarda 110-200 ml arasında, 7-18 yaş arası çocuklarda 220-330 ml arasında olması gerektiğini önermiştir. Yetişkinlerde de günlük bir bardaktan fazla meyve suyu tüketimi önerilmemektedir. Meyve sularına en güzel alternatif meyvenin kendisini yemektir, böylelikle hem daha bol lif almış oluruz hem de tokluk hissine daha kolay ulaşırız." dedi.

Haberin devamında;

T.O. isimli vatandaş yaptığı açıklamada "biz bu ünlü markanın meyve suyunu çocuklarımıza içirecektik. Dünyaca ünlü markanın içerisinden pislikler çıktı. Birçok çeşidi var ve hepsini çöpe atıyoruz" dedi.

Bu Haber gibi bir çok haber güncel haber ve bilgi portallarında yayınlanmakta https://www.trthaber.com/haber/turkiye/meyve-suyu-kutusundan-cikan-sok-137111.html )

Hatta Sosyal Medyada Bazı Meyve Suyu Firmalarınca Üretilen Meyve Suları Kutularının İçinden Çıkanlar Sık Sık Teşhir Edilip Paylaşılmakta.

Yeni gelen Neslimizin Sağlığı ve Geleceği İçin Soru,Cevap Yöntemiyle Detaylı Açıklamalar yapmakta Fayda Var

Meyve suyu nedir?

Cevap-1 :

Halk arasında meyve suyu ve benzeri sıvı içeceklerin tümü ‘meyve suyu’ olarak bilinir. Ancak söz konusu sıvı içecekler, meyve oranına göre farklı kategorilere ayrılır. Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olarak 4 kategori tanımlanmıştır. Bunlar sırasıyla aşağıdaki gibidir:

Meyve suyu (% 100 oranında meyve)

Meyve nektarı (%25 – %99)

Meyveli sıvı içecek (%10 – %24)

Aromalı sıvı içecek (%10’dan az)

Üst tarafda da bahsedildiği gibi, çok uzun yıllar meyve suyu içeriği dikkate alınmadığı için, her türlü meyveli sıvı içecek ‘meyve suyu’ olarak adlandırılmıştır. Şu anda yasa ile tariflenmiş olmasına rağmen, tüketicinin zihninde ‘meyve suyu’ ile nektar, meyveli sıvı içecek ve aromalı sıvı içecek kavramları birbirine karışabilmektedir. Bu karışıklığı bertaraf etmek ve tüketiciyi en doğru biçimde bilgilendirmek amacıyla meyve suyu üreticileri etiketlerinde ‘meyve suyu’ yerine ‘%100 meyve suyu’ yazmayı tercih etmişlerdir.

Konsantreden olan’ ve ‘konsantreden olmayan’ ne demek?

Cevap-2 :

Meyve suyu, nektar, meyveli sıvı içecek veya aromalı sıvı içeceklerden herhangi birini üretirken kullanılan meyve suyu için iki yol bulunmaktadır:

Birincisi ve en yaygın olanı; kısa anlatımı ile, ‘sıkılmış’, ‘pastörize edilmiş’ ve içindeki saf suyunun büyük kısmı buharlaştırılarak ‘konsantre edilmiş’ MEYVE SUYU KONSANTRESİ kullanmak.

İkincisi ise ‘sıkılmış’ ve ‘pastörize edilmiş’ MEYVE SUYU kullanmaktır.

Bu ürünler arasındaki fark, etiketlerde “Konsantreden üretilmiştir” veya “Konsantreden üretilmemiştir” ibareleri ile belirtilir.

% 100 meyve suyu etiketi üzerindeki içerik bilgilerinde, ‘su’ eklendiği belirtiliyor. O zaman neden %100 olarak adlandırılıyor?

Cevap-3 :

Meyvelerin üretim ve hasat zamanları birbirinden farklıdır ve bu sebeple, her mevsim bütün meyveler hazırda bulunmaz. Gerek lezzet açısından gerekse içerdiği vitamin, mineral gibi yararlı maddelerin oluşması açısından meyvelerin, doğal mevsiminde olgunlaşması çok önemlidir. Olgunlaşmasını tamamlamış meyveler sıkılarak elde edilen ‘meyve suyu’; meyve şekeri, vitamin, aroma ve çeşitli minerallerden oluşan ‘meyve özü’ ve sudan oluşmaktadır. Meyve suyu içindeki su (H2O) oranı genel olarak %75 ila %90 seviyelerindedir. Elde edilen bu meyve suyunun bozulmadan saklanması hem çok pahalıdır hem de risklidir. Bu sebeple içinde yüksek oranda mevcut suyun büyük kısmı buharlaştırılarak, ‘meyve suyu konsantresi’ haline getirilir. Bu işlem, vakum altında ve düşük ısıda gerçekleştirilerek, meyve suyunun ‘öz’ü çok yüksek oranda korunmuş olmaktadır.

Elde edilen konsantre gerektikçe meyve suyu üretiminde kullanılmaktadır. İşte bu kullanım sırasında, konsantreye sadece daha önce buharlaştırılmış suya eşit miktarda su ilave edilir. Böylece ilgili meyve suyu, konsantre edilmeden önceki haline dönüşmüş olmaktadır. İlave edilen su, özellikle duyusal, mikrobiyolojik ve kimyasal bakımdan uygun özelliklerde ve ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe’ uygun niteliktedir. Etikette üzerinde ‘su ilavesi’ ibaresi işte bu nedenle belirtilir.

Meyve suyu paketlendikten sonra raf ömrü ne kadardır? Meyve suyu çeşitleri arasında farklılık gösterir mi?

Cevap-4 :

‘Meyve suyu’, ‘nektar’, ‘meyveli sıvı içecek’ ve ‘aromalı sıvı içecek’lerden oluşan tüm sıvı içeceklerin raf ömrünü belirleyen tek etken, üretim sürecinde, dolumdan önce uygulanan PASTÖRİZASYON ve/veya STERİLİZASYON işlemine bağlıdır. Bu, bir ısıl işlemdir. Uygulanan ısı derecesinin yüksekliği ve bu ısı derecesine maruz kalma süresine bağlı olarak içeceğin ‘raf ömrü’ kısa veya uzun olmaktadır. Raf ömrü çok büyük oranda bu ısıl işleme bağlı olduğu için, hangi meyve çeşidi olsun, eğer aynı işlem uygulanmış ise raf ömürleri de aynı olmaktadır.

Meyve suları nasıl muhafaza edilir?

Cevap-5 :

Meyve suyu, nektar ve diğerleri, etiketinde yazılı son kullanım tarihine kadar açılmadan güvenle muhafaza edilebilir. Ancak, tüketmek üzere açıldıktan sonra kısa sürede tüketilmelidir. Bu süre, buzdolabında saklanmak şartıyla, 2-3 günü geçmemelidir.

Ürünü açtıktan sonra neden 2 gün içinde tüketmem gerekiyor?

Cevap-6 :

Ürünün bozulmasını sağlayan etken küf ve mayalardan oluşan ‘mikroorganizmalar’dır. Bu mikroorganizmalar bertaraf edilmediği zaman, meyve suyu ve diğer sıvı içecekler doğal olarak birkaç saatte; buzdolabında saklanırsa 2-3 gün içinde bozulurlar. Evde sıkarak elde ettiğimiz meyve sularında bunu gözlemlemek gayet kolaydır. Ambalajlı ürünlerde, mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesi, az önce izah ettiğimiz ‘pastörizasyon/sterilizasyon’ işlemiyle gerçekleştirilmektedir. Ambalaja konmak suretiyle de ürünün havayla teması kesilmekte ve böylece mikroorganizmalar mutlak surette etkisiz hale getirilmektedir. Meyve suyu ambalajı açıldığı anda havayla temas başladığı için, tıpkı evde hazırladığımız meyve suları gibi kısa sürede bozulma başlar. Buzdolabında saklamak şartıyla 2 gün içinde tüketmeniz gerekiyor. Zira ürünlerde HİÇBİR KORUYUCU MADDE YOKTUR.

Meyvelerin tadı zaman zaman değişiyor.

Cevap-7 :

Aynı meyvelerin sularından farklı tatlar alınması, meyvenin yetiştirdiği iklim ve toprağın farklı olmasından kaynaklanır.

Meyve sularında katkı maddesi kullanılıyor mu?

Cevap-8 :

Meyve sularına hangi katkı, tatlandırıcı ve renklendirici maddelerinin katılabileceği, Dünya ve Türk Gıda Kodeksi’ne göre belirlenmiştir. Ancak Türkiye’de, 1980’li yıllardan bu yana meyve suyu ve türevlerine, GIDA KODEKSİ’ne göre koruyucu madde katılmasına izin verilmemektedir. Zaten uygulanan ve üst tarafda açıklanan koruma teknolojisi de, koruyucu kullanılmasını gerektirmez. Koruyucu herhangi bir maddenin varlığı, laboratuarda fermantasyon testi ile saptanır. Uzun bir raf ömrü için öncelikle meyve sularında bozulmaya yol açan mikroorganizmaların öldürülmesi ve daha sonra da mikroorganizma bulaşmayacak biçimde ambalajlanması gerekir. Mikroorganizmaların ölmesi için meyve suyu, 95 – 99 °C’ da, 30 – 60 saniye boyunca tutulur, hemen ardından 20 santigratta soğutulur ve aseptik “yani her tür zararlı mikroorganizmadan arındırılmış” bir bölmede steril ambalaja doldurularak, aynı anda kapanır. Eğer ambalaj cam şişe veya metal kutu ise sıcak dolum uygulanır. Pastörize edilen meyve suları, doğrudan ambalaja doldurulur ve kapatıldıktan sonra bir duşlu tünelde su ile soğutulur. Meyve sularının muhafazası için koruyucu kimyasal madde kullanılması tamamen yasaktır. Ambalaj açılmadıkça koruma etkisi sürer. Eğer ürün koruyucu içerseydi, ambalajı açıldıktan sonra da meyve suyu bozulmazdı.

Evde sıkılmış meyve suyu ile hazırlanan meyve suyu arasında besin değeri farkı var mıdır?

Cevap-9 :

Evde sıkılan meyve suyu ile hazır meyve suları arasında besin değeri açısından çok az bir fark bulunur. Meyve suyu elde edilirken uygulanan durultma sırasında, suyun buharlaştırılması veya mikropların öldürülmesi için uygulanan ısıl işlem sırasında ve meyve suyu veya pürenin sıcaklığa maruz kalma süresine bağlı olarak vitamin değerlerinde çok az bir kayıp görülebilmektedir. Diğer besin öğelerinde mevcut flanovidlerde ve minerallerde ise herhangi bir kayıp söz konusu olmaz.

Her meyvenin suyu yapılabilir mi, içilebilir mi?

Cevap-10 :

Portakal, elma, nar, armut vb meyveler doğrudan ya da tek başına %100 meyve suyu işlemeye uygun meyvelerdir. Ancak bazı meyve türleri, doğal yapılarından dolayı, tek başına %100 meyve suyu olarak üretilmeye ve tüketilmeye uygun değildir. Bu tür meyvelerin suyu; ya kayısı ve şeftalide olduğu gibi kıvamı koyu olduğundan ya da vişne, limonda olduğu gibi tadı çok ekşi olduğundan % 100 tüketilemez. Bunların belirli miktar su ile seyreltilmesi ve su ile bozulan tat dengesinin şeker vb. maddelerle yeniden kurulması zorunludur. Veya şeker yerine geçebilecek meyve suları ile karıştırılarak %100 karışık meyve suyu elde edilir ve etikette bu şekli ile bilinirler.

Hangi Meyve Suyu Sağlığa Daha Yararlıdır?

Cevap-11 :

Her meyve suyunun, içeriğinde mevcut meyvelere göre sağladıkları faydalar da değişiklik gösterir. Ancak bu, birinin daha yararlı olduğu değil, farklı noktalarda yararlı oldukları şeklinde yorumlanmalıdır. Bazı meyve sularının antioksidan kapasitesi diğerlerinden daha yüksek düzeydedir. Bunlar arasında vişne, üzüm ve nar suyu yer almaktadır. Ancak her meyve surunun antioksidan bileşiği ve etkisi farklılık gösterir. İşte bu nedenle, antioksidan içerikli bir meyve suyu diğer aynı içerikli meyve suyunun yerini tutmaz. Bir meyve suyu yalnızca antioksidan değil aynı zamanda vitamin ve mineral deposudur. Söz konusu mineral ve vitaminlerin dağılımları da meyve suları arasında farklılık gösterir. Yalnızca bazı dönemlerde trend halini alan tatlar, diğerlerinden daha faydalı olduğu algısı yaratmaktadır. Burada önemli olan, meyve suyu satın alırken içeriğindeki vitamin ve mineral bileşiklerinin, etiketi okuyarak iyi anlaşılması ve bu yönde seçim yapılması önerilmektedir

Meyve sularında kanserojen madde kullanıldığını duydum. Doğru mu?

Cevap-12 :

Meyve suyunda kullanılan hiçbir madde kanserojen değildir. Tüm meyve sularına düzenleyici olarak eklenen ve E330 adı verilen sitrik hakkındaki yanlış kanı, bu algıyı yaratmaktadır. Sitrik asit, özellikle portakal ve limon gibi çoğu narenciye meyvesinde doğal olarak mevcut ve diğer adı ile “limon asidi” olarak tabir edilen bir asittir. Sitrik asit yanlızca Türkiye’de değil ABD ve AB ülkelerinde de asit düzenleyici olarak kullanımına izin verilmektedir.

Sitrik asitin diğer bir adı krebs’miş. Bu da kanser anlamına geliyormuş. Bu ne anlama geliyor?

Cevap-13 :

‘Sitrik asit’ için kanserojen algısının ortaya çıkması tamamen yanlış olan bir isim benzerliğine dayanır. Vücutta mevcut bir metabolik dönüşüme, ‘sitrik asit döngüsü’ denilmesinin yanı sıra, bu döngüyü keşfeden Alman bilim adamı Ahns Krebs’den dolayı, ‘krebs döngüsü’ adı verilmektedir. Tam anlamıyla bir isim benzerliği olarak ‘krebs’ Almanca’da ‘kanser’ anlamına gelir. İşte bu nedenledir ki, rastlantısal biçimde isim benzerliği nedeniyle, ‘sitrik asit’ ile ‘kanser’ ilintilendirilmiş ve algılara yerleşmiş. ‘Sitrik asit’ sadece, çoğu meyvede doğal olarak mevcut bir asit çeşididir.
(
http://nobelprize.org/nobel_prizes/medicine/laureates/1953/krebs-bio.html)

Sitrik asit neden E330 olarak adlandırılıyor? E kodu ne anlama geliyor?

Cevap-14 :

Gıda maddelerinin zararsızlık durumu, bilimsel araştırmalar sonunda belirlenir. Zararsızlık dozu belirlenen ve güvenli kullanım koşulları bilinenlere bir kod verilir. Bu kod, Avrupa Birliği’nin simgesi olarak, Avrupa sözcüğünün İngilizce söylenişi olan ‘Europe’ kelimesinin baş harfinden gelen E kodudur. Bu ve benzeri kodlar, endeksleme sistemi oluşturulmak için verilir. Böylelikle, tüketicinin de ambalaj üzerinde bilgilendirilmesi amaçlanır. Bu kodlar Avrupa Birliği tarafından her katkı maddesi için belirlenir. E330 ise bu grupta, sitrik aside verilen koddur.

Sitrik asit ve benzeri gıda katkı maddeleri kimler tarafından ve nasıl test ediliyor?

Cevap-15 :

Gıda katkı maddelerinin her birinin kullanımına, uzun bilimsel araştırmalar sonucunda, uluslararası kuruluşların düzenlemelerine göre izin verilir. Birleşmiş Milletler WHO (Dünya Sağlık Organizasyonu) ve FAO’nun (Dünya Gıda Tarım Organizasyonu) ortak organizasyonu olan ‘Codex Alimentarius’ Komisyonu, dünya ticareti için ortak ve paralel bir ‘gıda katkı maddeleri genel standardı’ oluşturur. Söz konusu standarda, WHO ve FAO tarafından oluşturulan uzmanlar komitesi JECFA (Joint FAO/WHO expert committee on food additives), dünyada gıda katkı maddelerinin toksikolojik çalışmaların düzenlenmesini, yürütülmesini ve sonuçlarının değerlendirilmesini yapan tek kuruluş olarak görev yapmaktadır. Bu nedenle, katkı maddelerinin ticaretine, sadece bu kuruluş tarafından izin verilebilir. Aynı komite tarafından, katkı maddesinin ömür boyu hiçbir sağlık riski oluşturmadan tüketilmesi gereken doz belirlenerek, ambalajın üzerine yazılması şart koşulur.

Türkiye’de ise gıda katkı maddelerinin kullanımı, 5179 sayılı gıdaların üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanun hükmündeki kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanun ve 16 Kasım 1997 tarih ve 23172 sayılı Resmi Gazetede Türk Gıda Kodeksi Yönetmenliği’ne uygun olarak yapılmaktadır. Mevcut gıda katkı maddeleri mevzuatımız birebir AB mevzuatına uygundur. Mevzuat, AB’deki değişikliklere göre anında güncellenir. Ayrıca, JECFA’nın çalışmaları sürekli takip edilir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) de, tüm dünya ülkeleri tarafından benimsenen ve imzalanan anlaşma gereği, her ülkenin kendi ulusal mevzuatını hazırlarken Codex Alimentarius dokümanlarını referans almasını mecbur kılar. MEYED üyesi olan ve kayıtlı endüstriyel üretim gerçekleştiren tüm firmalar üretimlerinde gıda katkı maddelerini, bilimsel gelişmeleri göz önünde bulunduran JECFA, WHO, FDA ve EFSA’nın (Avrupa Gıda Standartları Birliği) tavsiyelerine göre kullanır. En önemlisi, Türk meyve suyu üreticileri, izin verilen dozajların çok çok altında uygulama yapmaktadır.

Meyve suyu üretiminde çürük meyve kullanıyor musunuz? Eğer kullanılmıyorsa, nasıl bir denetim uygulanıyor?

Cevap-16 :

Meyve üreticisi tarafından, meyve suyu yapımında işlenmek üzere fabrikaya getirilen meyveler arasında henüz tam olarak olgunlaşmamış (ham) ve/veya çürük meyveler bulunması doğaldır. Bu durum dikkate alınarak, fabrikaya gelen meyvelerin geçirildiği ilk işlem, ayıklama işlemidir. Bu aşamada, çürük ve olmamış meyveler ayıklanır ve ardından iki kademeli yıkamaya tabi tutulur. Bu işlem gereği gibi yapılmadığı zaman, bu durumu çok kolaylıkla tespit etmek mümkündür. Çürük ve küflü meyve kullanarak üretilmiş meyve suyu, gıda kontrol laboratuarında patulin analizi adı verilen denetleme çalışması ile kolayca saptanabilmektedir. Üretimde bir kural vardır. İşçilere denir ki; kendi yiyemeyeceğin meyveyi asla banttan geçirme!

Nektar ile %100 meyve suyu arasındaki fark nedir?

Cevap-17 :

Meyve suyu ve benzeri sıvı içecekler, içerdikleri meyve oranına göre, meyve suyu, meyve nektarı, meyveli sıvı içecek ve aromalı sıvı içecek olmak üzere, dört ana kategoriye ayrılır. Meyve suyu tümüyle meyveden oluşan bir sıvı içecek olarak, Türk Gıda Kodeksi’ne göre meyve oranı %100’dür. Ancak her meyve, %100 meyve suyu işlemeye uygun değildir. Örneğin; portakal, elma, nar, armut, üzüm gibi meyveler doğrudan ya da tek başına %100 meyve suyu haline getirilebilir. Vişne ve limon gibi ekşi tatlara sahip olan meyveler ya da kayısı ve şeftali gibi kıvamı koyu olan meyveler ise doğal yapılarından dolayı, tek başına %100 meyve suyu olarak üretilmeye ve tüketilmeye uygun değildir. Bu tür meyveler, işlenirken belirli bir miktar su ile seyreltilip ve tat dengesinin korunması için şeker ilave edilir. Buna da meyve nektarı denir. Nektarlara eklenmesine izin verilen şeker miktarı ve minimum meyve oranı yasal olarak Türk Gıda Kodeksi tarafından belirlenmektedir. Meyve nektarı meyve oranları, meyvesine göre farklılık gösterdiği için %25-99 oranları arasında olarak ifade edilir. Ambalajın üzerinde mevcut etikette de bu biçimde belirtilir. Örneğin; limon nektarı %25, vişne nektarı %35, kayısı nektarı %40, şeftali nektarı %50 meyve oranına sahiptir. Bunların belirli oranda karışımı ile veya şekerin yerine kullanılabilecek meyve ile tatlandırmasıyla %100 çoklu meyve suyu da elde edilmesi mümkündür.

Piyasada mevcut meyve sularının tümü Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı mıdır?

Cevap-18 :

Tüm gıda maddeleri onayları, 28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayılı resmi gazetede yayınlanan 560 sayılı GIDALARIN ÜRETİMİ, TÜKETİMİ ve DENETLENMESİNE DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME ile Sağlık Bakanlığı yerine Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından verilir. Meyve suyu ve benzeri sıvı içecekler de bu kategoriye dahildir. MEYED üyesi olan tüm meyve suyu üreticisi firmaların, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından üretim izinleri bulunmaktadır. Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nin üyesi olma koşullarından biri de bu izne sahip olmaktır.

Ürün ambalajları üzerindeki tarih bilgileri neyi ifade eder? Yasal dayanağı var mıdır?

Cevap-19 :

Evet vardır… Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Tebliği’ne göre, meyve suyu ve benzeri sıvı içeceklerin de dahil olduğu tüm gıda ürünleri etiketlerinin üzerinde ‘son kullanma tarihi ‘nin belirtilmesi şartı koşulur. Üretim tarihinin yazılması ise zorunlu tutulmaz. Bu, tamamen üretici firmanın tercihine bağlıdır.

Etiketteki hangi bilgiler daha önemlidir?

Cevap-20 :

Meyve suyu ambalajları üzerinde mevcut etikette, üretici firma, içerik bilgileri, parti numarası, net miktarı ve son kullanma tarihi gibi birçok bilgiye yer verilir. Tüm bu bilgilerin dikkat ile okunması gerekir. Ancak özellikle gıdanın yasal olması, güvenliği ve gerçekliği konusunda bilgi veren üretim izni, raf ömrü ve meyve oranı hakkında verilen bilgiler okunmalıdır. Bu bilgilerin yer almadığı ambalajlı meyve suları asla tercih edilmemelidir.

1 yaşına kadar olan bebeğime meyve suyu içirebilir miyim?

Cevap-21 :

Meyve suyu, önemli bir vitamin ve mineral takviyesi olmakla birlikte, bitkisel kaynaklı gıdalarda mevcut demirin, vücut tarafından emilimine yardımcı olmaktadır. Ancak henüz bir yaşına gelmemiş bir bebek hâlâ anne sütü ile besleniyor demektir. Bu durumda meyve suyunun fazla miktarda tüketilmesi, anne sütünün yerini almasına ve besin değeri yüksek diğer gıdalara karşı iştahsızlığa neden olabilir. Bu nedenle, günde 250 ml’den fazla meyve suyu verilmesi kesinlikle önerilmemektedir. Verilen meyve suyunun ise ara öğünlerden sonra verilmesi, öğünlerde ise 50-100 ml’lik miktarlarda kullanılmalıdır. Doğru dozaj için, bebeğin doktorunun tavsiyesine başvurmak daha doğru olacaktır.

Ürün ambalajlarının çevreye zarar vermeyecek biçimde tekrar değerlendirilmesi ve geri kazanımı nasıl sağlanıyor?

Cevap-22 :

Meyve suyu ambalajlamasında kullanılan kutu, cam şişe ve metal kutuların tümü, geri kazanılabilir malzemeden üretilir. Bu yasal olarak bir zorunluluk olduğu için, tüm üretici firmalar tarafından uygulanır. Çevre ve Orman Bakanlığı’nca 14.03.1991 tarihinde yayınlanan Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve 26.06.2007 tarihinde Ambalaj Atıkları Yönetmeliği adını alan yönetmelik gereğince, geri toplama ve geri kazanım mecburidir. Tüm bu ambalaj atıkları lisanslı geri dönüşüm kuruluşlarınca toplanır. Burada tüketiciye düşen önemli görev, ambalajları (şişe, metal, karton, alüminyum poşet vs) ayrıştırarak biriktirip, geri dönüşüm kuruluşlarının sağladığı toplama alanlarına atmaktır.

Şeker hastaları meyve suyu tüketebiliyor mu? Tüketebiliyor ise tavsiye miktarlarınız var mı?

Cevap-23 :

Gıda Kodeks’inin uygun gördüğü biçimde meyve suyu üretimlerinde şeker kullanılabilmektedir. Şeker asitliğini düzenlemek amacıyla ise bir litre için en fazla 15 gram, tatlandırıcı olarak ise en fazla 150 gram kullanılabilir. Meyve nektarına, şeker, fruktoz şurubu, meyve türevli şekerler ve bal ilave edilebilir. Ancak bu ilave, meyve suyu kodeksine göre, son ürünün toplam ağırlığının yüzde 20’sinden fazla olamaz. Konsantreden üretilen meyve suyuna ise şeker ve fruktoz şurubu da eklenebilir. Üst tarafda da belirtildiği gibi, sadece meyve suyu ve nektarlarında şeker yerine, tamamen veya kısmen uygun tatlandırıcılar kullanılarak diyabetik ürünler de üretilebilmektedir. Şeker hastaları, durumlarına uygun meyve sularını ve nektarlarını tabii ki tüketebilirler. Ancak yine de, meyve suyu tercihi ve dozajı konusunda mutlaka doktora danışılması gerekmektedir.

Meyve suyu kapağı açıldıktan sonra oda sıcaklığında beklediğinde, bir zaman sonra küfleniyorsa bu, meyve suyunun koruyucu madde içermediğini mi gösteriyor?

Cevap-24 :

Evet. İçinde koruyucu madde bulunmayan meyve suyu kapağı açıldıktan sonra oda sıcaklığında bir süre bekletildiğinde küflenebilir. Eğer uzun bir müddet sonunda bu küflenme gerçekleşmiyorsa, meyve suyu içerisinde mutlaka koruyucu katkı maddesi bulunduğu anlamına gelir.

Çölyak hastaları meyve suyu tüketebiliyor mu?

Cevap-25 :

Evet. Meyve suları hiçbir biçimde glüten içermez. Bu nedenle, çölyak hastaları güvenle tüketebilir. Ancak hastanın doktoruna danışmasına fayda vardır.

Türkiye’de ne kadar meyve suyu tüketiliyor?

Cevap-26 :

Türkiye’de, 1970li yılların başında kişi başına meyve suyu tüketimi 0.4 litre idi. 2000 yılında 4.4 litre, 2005 yılında 7.1 litre, 2006 yılında 8.07 litre ve 2007 yılında ise 10 litrenin üzerinde rakamlara ulaşan tüketim bugün 11 litre civarında seyretmektedir. 2000 yılından 2007’ye kadar, kişi başı tüketimin 2.3 kat arttığına da dikkat çekmemiz gerekir. Bu toplamın 7.12 litresi meyve nektarına ve 0.9 litresi ise % 100 meyve suyuna aittir. Diğer bir deyişle, % 100 meyve suları çok yol kat etmiş olsa da nektar tüketimi alışkanlığının çok daha üst seviyelerde olduğu göz ardı edilemez. Bu veriler, tüketicinin zaman içinde meyve suyu seçimleri ve sağlık faydaları konusunda daha çok bilinçlendiğine işaret eder.

Türkiye’de en çok hangi meyve suyu tüketiliyor?

Cevap-27 :

Türk meyve suyu tüketicisinin en fazla tükettiği meyve suyu çeşidi ve tadı, şeftali nektarıdır. Şeftali nektarını sırasıyla, vişne ve kayısı nektarı takip etmektedir. % 100 meyve sularında ise en çok karışık ya da çoklu olarak tabir edilen ürünler ile elma, portakal ve nar suları tüketilmektedir.

Aynı meyvenin suyu, markalara göre neden farklılık gösteriyor?

Cevap-28 :

Satın aldığımız meyvelerin tatları, her defasında farklılık gösterebiliyor. Kimisi daha ekşi, tatlı vb olabiliyor. Aynı biçimde, farklı markaların üretiminde işlediği meyveler de farklılık gösterebilir. Bu gerçek, birinin diğerinden daha iyi olduğunu ifade etmez sadece farklı tatlar sunar.

Neden meyve suyu içmeliyim ve ne kadar tüketmem daha doğru olmaktadır?

Cevap-29 :

Beslenme uzmanları ve çeşitli uzmanlıklara sahip olan tıp doktorları, meyve suyu içmek için çok sayıda neden sıralamaktadır; – Su miktarının yüksek olması
– Potasyum, magnezyum vb. minerallerin deposu olması
– Vitamin yüklü olması (A,C,E, folik asit vb)
– Polifenol, karoten, antosiyanin vb bileşikler sayesinde antioksidan özelliğinin bulunması
– Şeker miktarının düşük olması
– Sıvının enerjiye hızlıca dönüşmesi ve buna karşılık yağ içermemesi Dünya Sağlık Örgütü (WHO), üst tarafdaki nedenlerle günde en az beş porsiyon / bardak (5 Plus A Day) meyve ve sebze sularının tüketilmesini öneriyor. Meyve suyu; – Ölçülü kalori sağlar.
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.
– Kanser ve kalp hastalıklarından korumaya yardımcı olmaktadır.
– Kan basıncını dengede tutar.
– Sinir sistemini güçlendirir.
– Kas sistemini sağlamlaştırmaya yardımcı olmaktadır.
– Cildin düzgünlüğünü ve esnekliğini sağlar.
– Akşam yorgunluğu ve gerilimini atmaya yardımcı olmaktadır.
– Yaşlanmayı geciktirir.

Meyve suyu obeziteye yol açabilir mi?

Cevap-30 :

Meyve suyu, tatlı bir sıvı gıda olmasından dolayı, yüksek kalorili olarak algılanmaktadır. Fazla kiloya yol açan nedenlerin başında da kalori gelir. Bu nedenle, meyve sularının kilo aldırdığı konusunda yanlış bir kanı yaygınlaşmıştır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, aynı kanı meyve suyunun ana maddesi olan meyve için geçerli değildir. Meyve suyu, meyveden dönüşen bir sıvı içecek olarak, sağladığı kalori de meyve ile aynı ölçüdedir. Örneğin; 100 gram meyve ya da meyve suyu ya da meyve nektarının sağladığı kalori 45–50 kcal arasındadır. Meyve suları ayrıca, vitamin, mineral ve antioksidan yönünden zengin bir gıda takviyesidir. Bu nedenlerden dolayı, obeziteye sebep olması, aşırı miktarda tüketilmemesi şartıyla, mümkün değildir. Son yıllarda yapılan araştırmalar da obezite ile meyve suyu tüketimi arasında bir ilişki olmadığını ortaya çıkarmıştır. Hatta bazı durumlarda, meyve suyu tüketen gençler ve çocuklar arasında daha az obezite hastalığına rastlandığına dair bilimsel bulgular vardır. (www.archpediatrics.com, Houston Academy of Medicine, on June 2, 2008, Theresa A. Nicklas, DrPH; Carol E. O’Neil, PhD, MPH, LDN, RD; Ronald Kleinman, MD, Association Between 100% Juice Consumption and Nutrient Intake and Weight of Children Aged 2 to 11 Years, July/August 2009, Carol E. O’Neil, PhD, MPH, LDN, RD; Theresa A. Nicklas, DrPH; Ronald Kleinman, MD, Relationship Between 100% Juice Consumption and Nutrient Intake and Weight of Adolescents)

Meyve suyu, diş çürüklüğüne neden olmaktadır mu?

Cevap-31 :

Diş çürüklüğünü kolaylaştıran etkenler flor eksikliği ile ağız ve diş hijyeni eksikliğidir. Eğer bu iki konuya özen gösteriliyor ve düzenli olarak diş fırçalanıyorsa, herhangi bir gıdanın, özellikle dişe yapışma olasılığı olmayan ve ağızda kalma süresi çok kısa olan sıvı gıdanın diş çürüklüğüne neden olması olasılığı çok kısıtlıdır.

Antioksidan nedir? Meyve suyunda bulunur mu?

Cevap-32 :

Antioksidan, organizmada serbest radikalleri tutan bileşiklerin genel adıdır. Sindirim, gerilim, çevre gibi faktörlere bağlı olarak oluşan serbest radikaller, hücreye ve DNA’ya zarar verir. Ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatarak hastalanmayı kolaylaştırır ve yaşlanma sürecini hızlandırır. Antioksidanlar işte bu zararlı etkileri ortadan kaldırma görevi görürler. Bu nedenle sağlıklı yaşam için yeterli miktarda alınmaları önerilir. Meyve, sebze ve bir meyve türevi olan meyve suyu doğal antioksidan bakımından en zengin gıdalardır. Özellikle meyve suyuna kırmızı rengini ve ekşi tadını veren bileşiklerin antioksidan etkisi oldukça yüksektir. Bunlar, vişne, nar, üzüm gibi meyvelerde bulunur.

Detaylı açıklamalar için Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) ne teşekkür ederiz. 

KAYNAK:Meyve suyu ve Meyve nektarı farkı nedir - Arasındaki Fark (arasindakifark.net) )

Editör: Haber Merkezi