Dünyayı saran korona virüs salgını her gün binlerce can almaya devam ediyor. Ülkeler çaresiz bir şekilde salgınla mücadele etmeye çalışırken diğer taraftan virüsün kaynağı ve oluşum sebepleri araştırılmaya devam ediyor. Virüsün Çin laboratuvarlarında üretildiğine kesin gözüyle bakılırken Çin'in tek başına bu virüsü yayacak imkanlarının kısıtlı olduğu da belirtiliyor.
ABD yerel basınında iddia edilen haberlere göre, yönetim Rockefeller’e bağlı 14 üst düzey yöneticiyi göz altına aldı.Operasyonların doğruluğu ile ilgili herhangi bir bilgi verilmezken Rockefeller'in virüsün tedavisinde kullanılmak üzere ülkelerde ve ABD'de ilaç reklamlarını çoğalttığı hatta bazı bilim insanlarına para karşılığı PR yaptırdığı biliniyor.
ABD ordusunun operasyonları büyük bir gizlilikle yaptığı belirtilirken, Beyaz Saray'ın dışında Pentagaon yönetimi tarafından gerçekleştirilen operasyon olduğu ifade ediliyor.
Almanya'da Operasyonlar Başladı
Diğer taraftan Almanya'da Rockefeller yönetimine kaşı operasyonlar ve gözaltılar olduğu belirtiliyor. Durumun virüs mü yoksa farklı bir sebeple mi olduğu henüz bilinmiyor. Anca ABD ordusunun yaklaşık 3 aydır Almanya'da konuşlandığı biliniyor. ABD yönetimi bir süredir korona virüs'ün Çin'de üretildiğine dair bazı raporlar hazırlatmış ve sürekli olarak virüsün kaynağı ile ilgili soruşturmalar yapmaya başlamıştı. Şimdilik bunların hepsi birer iddia ve komplo teorisinden öte geçmiyor ancak Rockefeler’in yayınladığı raporlarda virüsün daha önce bildikleri Yeni şafak tarafından böyle belgelenmişti,
Rockefeller Vakfı 2010 Yılında Hazırladığı Raporda Virüsün Ülkeleri Yerle Bir Edeceğini Açıklamıştı; (Raporda Yer Alan İfadeler Bugün Yaşananları Anlatıyor)
Vatandaşlarını virüsten korumak için hükümetlerin ‘olağanüstü önlemler’ alacağını belirten rapor, “Küresel salgın sırasında tüm dünyada liderler yetkilerini genişletti. Yüz maskelerinin kullanımının zorunlu hale gelmesinden, tren istasyonları ve süpermarketler gibi toplumsal alanlara girişlerde vücut ısısı kontrollerine kadar çok sıkı kural ve kısıtlamalar uygulandı” gibi şimdilerde gördüğümüz çok tanıdık uygulamaları anlatıyor. Ülkelerin virüsle nasıl mücadele ettiklerine de yer veren rapor, virüsten ilk olarak Çin’in kurtulmayı başaracağı kehanetinde bulunuyor: “Salgın tüm dünyayı sardı. Tedbirlerin uygulanması gelişmiş ülkeler için bile büyük sorun oldu. Fakat birkaç ülke üstesinden daha iyi geldi; özellikle Çin. Çin hükümetinin tüm vatandaşlar için zorunlu karantinayı hızlı bir şekilde koyup uygulaması ve tüm sınırları anında kapatması milyonlarca can kurtardı. Ve virüsün yayılmasını diğer ülkelerden çok daha erken durdurmaları salgın sonrası hızlıca toparlanmalarına imkân verdi.”
Binalar ve Ofisler Boşalacak
Virüsün sadece insanları öldürmediği ifade edilen raporun devamında, “Küresel salgının ekonomiler üzerinde ise ölümcül bir etkisi oldu. Hem insanların hem de malların uluslararası hareketliliği durma noktasına geldi, turizm gibi zayıf endüstriler ve küresel tedarik zincirleri etkilendi. Yerelde bile, normalde en hareketli olan dükkânlar ve ofis binaları hem çalışanlar hem de müşterilerden yoksun şekilde aylarca boş kaldı” denildi.
Gıda ve Su Kıtlığı Yaşanacak
Gelecekte teknoloji alanındaki olası eğilimlere değinilen Rockefeller raporunda, “Korumacılık ve ulusal güvenlik kaygılarıyla hareket eden ülkeler, Çin’in güvenlik duvarlarını taklit ederek kendi bağımsız, bölgesel tanımlı teknoloji ağları oluştururlar. Hükümetler internet trafiğini denetlemek konusunda çeşitli derecelerde başarıya sahiptir ancak bu çabalar yine de ‘dünya çapında’ internetin etkisini kıramadı” ifadeleri bulunuyor. Ekonomide sektörel ve devlet düzeyinde büyük değişimlerin yaşanacağını öngören raporda ayrıca şöyle deniliyor: “Küresel gıda ve kaynak kıtlığı karşısında ülkeler iç piyasalarını ithalata karşı korumak ve tarımsal ürün ve diğer emtia ihracatını azaltmak için ticaret bariyerlerini yükseltti. 2016 yılına gelindiğinde, ülkeler Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrası dünyaya damgasını vuran küresel işbirliği ve birbirine bağlılığın en zayıfladığı döneme girdi.” 2016 yılında ABD’de Donald Trump seçimleri kazanarak başta Çin ve Avrupa olmak üzere ticaret savaşlarının fitilini ateşlemişti.
Raporu Yayından Kaldırdılar
Tartışmalı rapor, Rockefeller Vakfı’nın yayımlarının yer aldığı resmi sitesinde 25 Mayıs 2010 tarihinde “www.rockefellerfoundation.org/news/publications/scenarios-future-technology” adresinden paylaşıldı. Birkaç yıl boyunca erişime açık olarak kalan yayın sonra bilinmeyen bir nedenle siteden kaldırıldı. Yeni Şafak, raporun yayımlanma tarihini ve orijinalliğini doğrulamak için sözkonusu rapora ve web adresine web sitelerinin belirli tarihlerdeki imajlarının kayıtlarıyla ulaştı.
RAPORU TAMAMEN SİLEMEDİLER
https://www.yumpu.com/en/document/read/25818838/report-pdf-the-rockefeller-foundation
DİĞER KAYIT : http://dipbt.bundestag.de/dip21/btd/17/120/1712051.pdf
Kehanete Bakın Hele; Rapor Geçmiş Zaman Ekleri Kullanılarak Yazıldı (Yeni Dünya Düzenine Geçiş Tasarımı Olabilirmi?)
Raporda yer alan ifadeler daha önce yaşanmış gibi geçmiş zaman fiili ile yazıldı. Virüs salgınının olduğu ülkelerin sıkıntıya düştüğü ve ölümlerina artışı daha önce yaşanmış gibi anlatıldı.
Devlet Planlama Teşkilatı Eski Uzmanı Haluk Dural ise, Pastör Enstitüsü ile Robert Koch Enstitüsü’nün patent ve raporlarına değindiği yazısında, “Bütün bu raporlarda ve yayınlarda ortak nokta virüs salgınının ağız birliği halinde sadece Çin'den yayılacağı belirtilmektedir” ifadelerini kullandı.
PASTÖR ENSTİTÜSÜ’NÜN PATENTİ VE ROBERT KOCH ENSTİTÜSÜ’NÜN RAPORU
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs salgını, önce bütün Hubei eyaletine ve kısa sürede bütün dünyaya yayıldı. Ölümcül olan bu virüs, Koronavirüs ailesinin genetik özelliklerini taşıdığından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) tarafından COVID-19 ismiyle tescil edildi ve DSÖ pandemi ilan etti.
Bu kadar hızlı yayılan bu ölümcül virüs hakkında yeterli bilgi olmadığı ve tedavi usulleri bilinmediği için bütün ülkelerde zorunlu veya gönüllü karantina başlatıldı. Böylece neredeyse 3,5 milyar kişi evlerine kapandı, üretim ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren birçok işletme faaliyetlerini durdurdu, ekonomiler ani durgunluğa girdi.
Salgının ilk görüldüğü ülke olan Çin, salgınla mücadelede herkes tarafından kabul edilen büyük bir başarı göstererek salgını durdururken önlenemeyen vaka ve ölüm artışları karşısında pandeminin merkezi başta İtalya ve İspanya olmak üzere Avrupa’ya kaydı. Benzer şekilde hızlı artışların yaşandığı ABD ise pandeminin yeni merkezi olarak anılmaya başladı.
RUSYA VE KÜBA’NIN YAKLAŞIMI, TRUMP’IN IRKÇILIĞI
Virüs salgını ile mücadelede Çin’in başarısı karşısında ABD ve AB ülkelerinin yetersizliklerinin dünya kamuoyunda yankı buldu. Özellikle İtalya’ya ABD, AB ve NATO’nun yardım etmemesine karşılık Çin; Fransa, İspanya, İtalya, Belçika, İran, Irak, Filipinler ve ABD’ye yardım yolladı [1]. Küba’nın İtalya’ya doktor, ilaç ve tıbbi malzeme göndermesi, hele ki Rusya’nın bir NATO ülkesi olan İtalya’ya askeri doktor, sağlık personeli, ilaç göndererek tıbbi yardımda bulunması; hastayı müşteri kabul eden, sağlık hizmetlerini özelleştirmiş ABD ile vatandaşlarına bedava sağlık hizmetleri sağlayan halkçı Çin arasındaki ideolojik savaşın kızışmasına ve şiddetlenmesine yol açtı.
İlk Koronavirüs hastaları 17 Kasım 2019’da Çin’in Hubei eyaleti merkezi Vuhan’da ortaya çıktı. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü 31 Aralık 2019’da bilgilendirdi ve yeni bir Koronavirüs’le karşılaşıldığını 7 Ocak 2020’de ilan etti. [2] Bu gerçeğe karşın ABD Başkanı Trump 19 Mart 2020 günü yaptığı basın toplantısında, "Çin virüsü kaynağında durdurulabilirdi. Çin en başta dünyayı bilgilendirseydi bu salgın daha önce durdurulabilirdi" ifadesini kullandı. Aynı basın toplantısında Trump’ın önünde bulunan basın metnindeki “corona virus” ibaresinde “corona”yı çizip “Chinese virus” yazdığı kameralara yansıdı ve söylemlerinde ısrarla ırkçı “Çin virüsü” tabirini kullanmaya başladı. [3]
BATI BASINI İKİYÜZLÜ DAVRANDI
Çin’in salgını önlemek için Vuhan kentinde ve giderek bütün Hubei eyaletinde sıkı bir karantina uygulaması, Batı basını tarafından “insan hakları ihlali” olarak propaganda edilmeye başladı. [4]
Aynı ikiyüzlü Batı basını, İtalya’nın Koronavirüs salgınına karşı ilan ettiği sokağa çıkma yasağını ihlal edenlere ceza uygulayacağı yönündeki kararı ise destekledi. [5]
ABD-ÇİN ÇATIŞMASI
ABD yönetiminin Çin’de ortaya çıkan salgın hakkında sergilediği ırkçı, insanlık dışı tavra en iyi örneklerden birisini ise ABD Ticaret Bakanı Wilburr Ross, 30 Ocak 2020’de Fox’a verdiği mülakatta “Bu salgın Amerikan ekonomisine yarayacak. İstihdam Kuzey Amerika’ya geri dönecek” diyerek ortaya koymuştu. [6]
Bu arada, başını Trump’ın çektiği batılı yönetimler, Koronavirüs salgını için Çin’i suçlarken, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, ABD Kongresi’nin 11 Mart tarihli oturumunda sorgulanan ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (US Centers for Disease Control and Prevention) yöneticisi Robert Redfield’nin açıklamalarının videosunu göstererek Koronavirüs’ün Çin’den önce 2019’da ABD’de ortaya çıktığını, virüsü 18-27 Ekim 2019’da Vuhan’da düzenlenen 7. Dünya Askeri Olimpiyatlarına katılan ABD askerlerinin getirdiğini ifade etti. [7]
Giderek sertleşen ABD-Çin atışmaları sürerken, Çin’in virüs salgınının başarıyla üstesinden gelmesi, gelmekle de kalmayıp salgına uğrayan ülkelere yardımlara başlaması üzerine, Amerikan Derin Devleti CFR’nin (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi) yayın organı Foreign Policy'de “ABD'nin dünya liderliğini Çin'e kaptırmakta olduğu, Koronavirüs’ün küresel düzeni yeniden şekillendireceği, ABD'nin tereddütlü davranışları ve yetersizliği nedeniyle uluslararası liderlik için Çin'in çeşitli manevralar yapmakta olduğu” yönünde ABD yönetimini uyaran yazılar sıklaşmaya başladı. [8]
DOĞAL MUTASYON MU, YAPAY ÜRETİM Mİ?
Bütün dünyaya yayılan COVID-19 salgını ile mücadeleler devam ederken bu virüsün doğal mutasyonla mı ortaya çıktığı yoksa laboratuvar ürünü mü olduğu tartışmaları da sürüyor. ABD ve Çin arasındaki ideolojik çatışmaya paralel olarak tüm ülkelerde doktorlar ve aydınlar, doğal mutasyonu savunan Atlantikçiler (ABD/AB yanlıları) ve Batı’da yapay şekilde üretildiğini savunan Avrasyacılar şeklinde konumlanmış durumda. Atlantikçi kanat diğerlerini “komplocu” olarak suçlamayı esas almış bulunmakta.
Aynı durum ülkemizde de televizyon, sosyal medya ve gazetelerde sürgit devam etmektedir. Atlantikçi kesimler Çinlilerin, bizlerin yemek alışkanlıklarıyla hiç bağdaşmayan, yarasa, yılan vb mahlûkatı yemelerini salgının Çin’de çıkmasına kanıt olarak ileri sürmektedirler.
Bu arada, binlerce yıldır Çin geleneksel mutfağında bu tür gıdaların yeniyor olmasına karşın salgının neden 2019 Ekim ayında patlak verdiği sorgulanmamaktadır. Çinlilerin bu tür gıdaları pişirerek yediklerini bildikleri halde ve virüsün 26-27 C sıcaklıkta yok olduğu açıklandığına göre nasıl hastalık oluştuğunu, Eğirdir Komando Okulu’nda eğitim gören askerlerimizin eğitim gereği uzun süreler kumanyasız bırakıldıkları gayrı meskun arazilerde yakaladıkları yılan vb hayvanatı pişirip yediği halde neden bugüne kadar hiçbir Koronavirüs salgınına rastlanmadığı da sorgulanmamaktadırlar.
Gerçekte aşağıdaki tabloda görüleceği gibi Koronavirüs geniş bir ailedir. [9] Bu ailedeki virüslerin belki birçoğu doğal mutasyonla oluşmuşlardır. Ancak COVID-19’un doğal mutasyonla meydana geldiği konusunda şüpheler uyandıran yayınlar ortaya dökülmeye başlamıştır.
ROCKEFELLER VAKFI’NIN KEHANETİ
Gelecek bilimci Peter Schwartz'ın, Rockefeller Vakfı'na bağlı olarak kurduğu Global Business Network (GBN) tarafından 2010 Mayıs’ında servis edilen "Teknoloji ve Uluslararası Kalkınmanın Geleceği için Senaryolar" başlıklı raporda dünyayı saracak virüs salgınından bahisle aynen günümüzde yaşanan olaylar birebir anlatılmakta, yine Çin vurgusu yapılmaktadır. (Rockefeller Vakfı'nın yayımlarının yer aldığı resmî sitesinde 25 Mayıs 2010 tarihinde "www.rockefellerfoundation.org/news/publications/scenarios-future-technology" bağlantısı üzerinden paylaşılmış ancak birkaç yıl boyunca erişime açık olarak kalan yayın sonradan bilinmeyen bir nedenle siteden kaldırılmış.) [10]
PASTÖR ENSTİTÜSÜ’NÜN PATENTİ VE ROBERT KOCH ENSTİTÜSÜ’NÜN RAPORU
Fransız Pastör Enstitüsü yapay olarak ürettiği "yeni bir tip SARS-CoV” için 2 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Patent Bürosu’ndan (European Patent Office) EP 1694829B1 numarasıyla patent almıştır. [11] 2 Aralık 2004 tarihli Pastör Enstitüsü'ne ait bu patent 2010 ve 2017 yılında revize edilmiştir.
Sözcü gazetesinin haberine [12] göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Alman Meclisi'ne tam 8 yıl önce sunulan Robert Koch Enstitüsü ve çok sayıda bilim kurulunun hazırladığı raporda; "Mutasyona uğramış, yeni SARS-CoronaVirus, Güneydoğu Asya’daki bir hayvan pazarından çıkacak. Tüm dünyayı saracak. Ülke olarak hazırlıklı olmalıyız. Üç yıl sürecek. İki kez mutasyona uğrayacak. Aşısı üç yılda ancak bulunacak. Bir kez hastalanan, iyileşmiş olsa bile mutasyona uğramış yeni virüsten yine etkilenebilecek" şeklinde bir kehanet yer almaktadır. [13]
Bu kadar isabetli bir atış yapmak ancak "yeni tip SARS-CoV gibi bir virüsün üretiminden haberdar olmakla" mümkündür.
Diğer bir deyişle, Alman raporu, sentetik yeni tip SARS-Coronavirus üretildiğinden haberdardır.
Nature Medicine dergisinde yayınlanan 9 Kasım 2015 tarihli "A SARS-like cluster of circulating bat coronaviruses shows potential for human emergence" başlıklı makalede özetle "SARS-CoV ters genetik sistemi kullanılarak, fareye uyarlanmış SARS-CoV omurgasında SHC014 yarasa koronavirüs çivisini ifade eden bir kimerik (iki ayrı genin birleştirilmesiyle tek gen elde etmek) virüs üretildiği" açıklanmaktadır. [14]
Sonuç:
Bütün bu raporlarda ve yayınlarda ortak nokta virüs salgınının ağız birliği halinde sadece Çin'den yayılacağı belirtilmektedir.
Bizlerin haberi olmayan kim bilir daha kaç tane sentetik Koronavirüs üretimi yapılmıştır?
Dolayısıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 olarak tescil edilen virüsün, doğal mutasyonla değil, yapay üretildiği yönünde başka bilimsel yayınlar sanırım yakın zamanlarda daha fazla aydınlığa kavuşacaktır. Önümüzdeki dönemde özellikle Batılı ülkelerde ölümler artıp toplumsal tepkiler yükseldikçe, bu virüs salgını hakkında kimlerin ne kadar vahşi, melun ve menfur planlar yaptıkları ortaya dökülecektir.
Haluk Dural
[1]: https://theintercept.com/2020/03/18/coronavirus-china-world-power/
[2]: https://medyascope.tv/2020/03/13/koronavirus-salgininda-yeni-ortbas-iddiasi-cindeki-ilk-vaka-17-kasimda-ortaya-cikti/
[3]: https://www.cnbc.com/2020/03/19/coronavirus-outbreak-trump-blames-china-for-virus-again.html
[4]: https://www.theguardian.com/world/2020/feb/02/chinas-reaction-to-the-coronavirus-outbreak-violates-human-rights
[5]: https://www.theguardian.com/world/2020/mar/18/italy-charges-more-than-40000-people-violating-lockdown-coronavirus
[6]: https://www.nytimes.com/2020/01/30/business/economy/wilbur-ross-coronavirus-jobs.html
[7]: https://www.voanews.com/science-health/coronavirus-outbreak/chinese-diplomat-accuses-us-spreading-coronavirus
[8]: https://www.foreignaffairs.com/articles/china/2020-03-18/coronavirus-could-reshape-global-order
[9]: https://www.wikizeroo.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQ29yb25hdmlyaWRhZQ
[10]: https://odatv4.com/rockefellerin-10-yil-once-koronavirusu-anlattigi-ortaya-cikti-23032035.html?fbclid=IwAR1k-zekSe1OJaJRjkRSpurfZqzT9QfYDQ4brF_7Iol0b8zfdfp34-bUyNQ
[11]: Patent No: EP 1694829 B1, NOVEL STRAIN OF SARS-ASSOCIATED CORONAVIRUS AND APPLICATIONS THEREOF )
[12]: https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/almanlarin-8-yillik-corona-virusu-raporu-ortaya-cikti-5700592/
[13]: Raporun aslı için bakınız, http://dipbt.bundestag.de/dip21/btd/17/120/1712051.pdf
[14]: https://www.nature.com/articles/nm.3985
RocKefeller Kimdir?
"John Davison Rockefeller, Standard Oil’i kurarak ABD’nin ilk petrol baronu oldu ve 1910-1937 yılları arasında dünyanın en zengin insanı olarak ailenin adını efsaneleştirdi. Rockefeller ölünce arkasında 912 milyon dolar servet bırakmıştı. Bu servet günümüzün enflasyon şartlarına dönüştürülünce yaklaşık 189 milyar dolara denk geliyor. Forbes’e göre günümüzün en zengin insanı olan Jeff Bezos’un serveti 114 milyar dolar. Bu nedenle birçok uzmana göre Rockefeller insanlık tarihinin en zengin insanı kabul ediliyor. Günümüzde EXXON-MOBİL, CHEVRON, CITI GROUP, J.P.MORGAN-CHASE gibi çok büyük şirketleri elinde bulunduran Yahudi Rockefeller ailesinin servetinden aldığı güçle dünya ekonomisi ve siyasetine yön verdiği iddia ediliyor."