Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi 2022-2023 Öğrenim yılını Rektör Namık AK'ın ilginç Karaman tasvirleri ve tanıtımları ile devam ettiriyor.

2022-2023 Eğitim-Öğretim yılında KMÜ'nin programlarına kayıt yaptıran hazırlık ve 1'nci sınıf öğrencilerini bilgilendirme amacıyla ‘'Yeni Kayıt Öğrencilerini Bilgilendirme Programı''  isimli etkinlik yoğun öğrenci katılımı, Rektörlük idareci ve bir kısım yalaka ve şakşakçıların tavır ve hareketleri ile gökkuşağı renginde bir havaya büründü.Sahneye çıkarak öğrencilere hitap eden KMÜ Rektörü Namık Ak Hazretleri (k.s.) öğrencilere nasihatlerde bulundu.

Salonda bir hayli kalabalık olduğu gözlenen öğrenci kitlesine;ekmeğini yemekle kalmayıp bir çok avantajını yaşadığı ve çevresine yaşattığı halde Karaman ilinde yaşayan ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesine emek verip katkı sağlayan Karaman ve Karaman halkı hakkında: " Çok vampirler var, Ben İstanbul gibi bir yerden geliyorum. 42 yıl İstanbul'da kaldım,çokta sütten çıkmış ak kaşık felan değil şeklinde ifadeler kullanarak sosyopsikolojik ve hayatın doğal akışına aykırı antropolojik aforizmalar zortlatan, Rektör Namık AK'ın  bu itham ve ifadeleri  sağduyu sahiplerini zât-ı âlileri'nin sağlığı ile ilgili endişeye sevk ettiği gözlemlendi.Kimliği tarafımızca gizli tutulan bir kısım rektörlük personel ve idarecileri haksız ,basit ve nankörce ifadelerde bulunan Rektör Namık AK'ın bu ithamlarının Karaman halkı ve bürokratlarınca mutlaka değerlendirileceğini belirttiler.

“EMME BASMA TULUMBA GİBİ KAFAYI YA SALLA YADA BİŞEY YAPMA”

Öğrencilere yuvanıza hoş geldiniz diyerek sözlerine başlayan Şeyh-ûl-hadîs ve'l âlim ûl kelâm Rektör Namık Ak Hazretleri   “Gençlik sadece 18 ile diyelimki 40 yaşlarına kadar olan zamanı mı kapsar, yoksa İslami İlimlerdekiler yoksa yaşı 90'da olur mesela Halid bin Zeyd, Eba Eyyüb El Ensari gibi Ammar Bin Yasir vardır 21 yaşında her ikiside gençtir öyle değil mi Hüseyin Hoca. Emme Basma Tulumba gibi kafayıya salla yada bişey yapma” demek suretiyle çevresine Sultan Abdülhamid Han farkındalığını farkettirmek suretiyle; hakimiyet ve gözlem esasına göre sahip olduğunu da bu vesile ile göstermiş oldu.

ALLÂME-İ CÎHÂN REKTÖR HAZRETLERİ KARAMAN İLE TRANSİLVANYA EYALETİYLE KIYAS BUYURMUŞLAR

Akademisyenin de öğrenciler önünde rencide edildiği düşüncesinin bir kısım katılımcıda sadır olduğu etkinlikte öğrenciler,Allâme-i Cîhân Rektör AK (k.s) ın bazı konuşmalarını anlamakta güçlük çekti.Ak konuşmasının son bölümlerinde Karaman'daki vampirlere değindi; Rektör Ak öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasını söyle sürdürdü; “Gerek kız öğrencilerimiz gerekse erkek öğrencilerimiz olsun gece saatlerinde tabi oluyor bazı aydınlatmada sıkıntı olan yerleri yapı işlerine söylemiştim aydınlatın ama öyle aydınlatın ki bütün iki lambayı bir anda yakmayın gerekirse çapraz olarak tek lambayı yakarsın. Önemli olan öğrencimizin yurda giderken, geçiş şeylerinde yürürken rahat önünü görebilsin ve farkedilsin. Zaten kameralarla efendim takip ediliyor üniversite yerleşkemiz. Eee kameralarla takip mümkün ediliyor zaten. Ona dikkat edin. Hiç bilmediğiniz ve en az iki kişi olun. Bakın İslami İlimlerdekiler bilirler, bir yere giderken en az iki kişi birisi başkan olsun. Biri diğerine tabi olsun. Hepimiz kendimizin başkanıyız ama bir yolculuğa çıkarken bile en az iki kişi gidin yalnız olmasın. Çok vampirler var. Ben İstanbul gibi bir yerden geliyorum. 42 yıl İstanbul'da kaldım. Oraya göre burada da vampirlikler var çokta sütten çıkmış ak kaşık felan değil. İstemediğimiz belki bazı olumsuz şeyler vakalar oldu mu oluyor. Buna dikkat edin” dedi.

MUHTEREM NAMIK AK HOCAEFENDİ (K.S.) REKTÖRÜMÜZLE ZİNHÂR HİÇ İLGİSİ YOK AMA ESKİDEN OKUDUĞUMUZ BİR ESER GELDİ AKLIMIZA

Raviyanı ahbar (rivayet edenler) şöyle rivayet eder ki, memleketin birinde mi,yoksa dünyanın herhangi bir yerinde mi, her ne zaman ve her nerde ise gayetleutanmaz ve arlanmaz ve tabiatı fevkalade madrabaz ve zekası son derece kıt ve akıldan sakat ve fakat, kurnaz mı kurnaz ve lafları dillidüdük ve kendisi hödükoğlu hödük nam-ü şan (adı sanı) ve makam-ı Zişan (pek onurlu, pek şerefli görev), pek çok madalya ve nişan sahibi ve zihnen perişan ve gayetle abuk sabuk konuşan ve akım der iken okum diyen öyle bir dangalak (TDK: Akılsız,düşüncesiz) ve daltaban (yalınayak) ve dalkılıç (kılıcını çekmiş) ve dal yaprak (bunu bilirsiniz) idi ki tarifi ve vasfı (niteliği) mümkün değil idi. Daima pür hiddet (hep öfkeli) ve daima pür şiddet ve daima pür azamet (çok
yüce), her zaman zart zurt ile şart şurt ile iş görür idi. Hikmetinden (akıl ermeyen neden) sual olunmaz, Cenab-ı Mevlam her daim böylelerine yürü ya kulum dediğinden, buna dahi yürrüüü deyu buyurmuş, haşa huzurdan bu sayın Dangalak da öyle bir yürümüş, öyle bir yürümüş idi ki tutana aşk olsun ve en öne ve en ileriye geçmiş ve başköşeye kurulmuş idi.
Sultan Palamut'un saltanatında, inim inim inlerken halk zorbalığın altında, Sultan Palamut sarayında, astığı astık, kestiği kestik o zamanlar bir de Ozan vardı, başı her zaman dik, ne ezilir büzülürdü, ne eğilir bükülürdü! Zorbanın karşısında dimdik…
Topladı bir araya bütün pürefüsürlerini (profesörlerini) ülkenin ve şöyle seslendi onlara:
“Nerde yeşerse bir umut, tankla, panzerle bastırmadım mı? Vatan sathını, dikensiz gül bahçesi ve dikenli tel tarlası yapmak için korku fırtınaları
estirmedim mi? Öyleyse düğmelerinizi ilikleyin! Ve beni iyi dinleyin.
Bulmalısınız ki öyle bir teknik, o dik başlı Ozan, sonunda düşmeli yenik!
Huzuruma girerken başını eğmeli. İşte böyle, sizler gibi başı yere değmeli. Size 40 gün izin, yiyin için bulun…”
Pürefüsürleri şahane bir baş eğme modeli bulur yiyip içtikleri 40 günün sonunda. Sarayın kapısı yerle yeksan alçaltılacak, Sultan Palamut'un tahtı da
göğe doğru yükseltilecek. Dik başlı Ozan kapıdan girdiğinde mecburen yerlere kadar eğilecektir!
Tutuklayıp Ozan'ı getirirler saraya. Ozan kapıyı görünce durumu anlar tabi. Anlar ve kıçını döner kapıya öyle girer salona!
Bizim Palamut'un beti benzi atmışken, kıçıyla saraya giren Ozan, dik başını daha da dikleştirip şunları der:
“Kıçımla verdimse reverans, bağışlayınız beni ekselans…                                             

Çünkü bir Hazret-i Dangalak, zorla ve hilleyle geçmişse başa, kıçıyla selam vermek düşer her onurlu yurttaşa!”


Editör: Haber Merkezi