Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin 'karbonmonoksit' iddialarının açığa çıkarılması için kan örneklerinin yeniden incelenmesine karar verildi.

Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopter 25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'ta düştümüş,yarım saat sonra Merhum yazıcıoğlu ve helikopterdekilerin kurtarıldığı haberi televizyonlarda yetkililerin canlı yayın bağlantıları ile kamuoyuna duyrulmuştu.Helikopterde Yazıcıoğlu'nun dışında gazeteci İsmail Güneş, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, Belediye Meclis Üyesi Murat Çetinkaya ve pilot Kaya İstektepe vardı.

Merhum Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının kazadan önce bir zehre maruz bırakıldığı, helikopterin FETÖ talimatıyla ve askeri uçaklar tarafından düşürüldüğü, BBP'nin kurucu genel başkanının yanındaki çantanın ve helikopterdeki bazı kritik parçaların çalındığı hep güçlü iddialar olarak ileri sürüldü.

Açılan dava ve soruşturmalar sürerken Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, karbonmonoksit ve zehir iddialarının net bir şekilde açığa çıkması için harekete geçti.

FETÖ'nün 21 Yıllık Dev İstihbarat Arşivi Ele Geçirildi. FETÖ'nün 21 Yıllık Dev İstihbarat Arşivi Ele Geçirildi.

5. İHTİSAS KURULU İNCELİYOR

Yazıcıoğlu'na ait kan örneklerinin, İstanbul'daki Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından yeniden incelenmesine karar verildi.Independent Türkçe'den Cihat Arpaçık'ın haberine göre, dosya ve örnekler 2023'ün ilk haftası Adli Tıp'a geldi ve inceleme başladı.Daha önce dosya avukatlarının bu yönde talepleri olmuştu. Avukat Selami Ekici, soruşturma dosyası üzerinde "gizlilik kararı" olduğunu söyledi.Ancak bu inceleme ilk olmayacak.

"YOK" DENİLEN KARBONMONOKSİT İKİNCİ İNCELEMEDE BULUNMUŞTU

Cenazenin bulunmasının ardından yapılan otopsinin ardından düzenlenen raporda organ parçaları, kan ve idrar örneklerinde herhangi bir toksik madde bulunmadığı ifade edilmişti.Otopsiye göre Yazıcıoğlu'nun ölüm nedeni "kaburga kırıkları, iç organ yaralanmasından gelişen göğüs ve batın içi kanamaydı."

Kazadan 15 Ay Sonra Tekrar Adli Tıp İncelemesi Yapıldı.19 Ocak 2011'de biten ikinci incelemede, Yazıcıoğlu'nun kanında yüzde 13,1 karbonmonoksit bulunduğu ancak bu düzeyin kaza meydana geldiği anda da var olduğunun söylenemeyeceği yazılıydı. İkinci inceleme sonucuna göre de ölüm nedeni "beden travmasıydı." Ancak hem Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesi hem de ailenin avukatları bu otopsi raporunun gerçeği yansıtmadığını düşünüyor.

ŞOK AYRINTILAR MAHKEME HEYETİNE SUNULDU

Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu'nun avukatı Veysel Aşkın, son görülen duruşmada tanık olarak dinlenen Mustafa Kemal Süler'den helikopter içinden çekilmiş bir görüntü olduğunu öğrendiklerini belirterek, "İnşallah bu görüntüler, bizim de elimize geçer veya savcılığa intikal ettirilir. 13,5 yıl sonra ilk defa böyle bir görüntünün olduğuna dair bir beyan duyduk. Bunu zaten kendisine de sorduk. Kendisi de bizim bunu bilmememize şaşırdı, bir de böyle bir garabet var. Helikopter firması yetkilisinin bildiği bir görüntülü kayıt var; o hem dosyada hem bizim bilgimizde yok" dedi.

Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009'da düşen helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatları ile müdahale edilerek, örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirildiği iddiasıyla 19 kişinin yargılandığı davanın 7'nci duruşması, 5 Ekim'de görüldü.

Duruşmada ilk olarak helikopterin kiralandığı Esas Havacılık'ın o dönem Genel Müdürü olan Mustafa Kemal Süler, tanık sıfatıyla dinlendi. Helikopterin düştüğünü Trabzon'da öğrendiğini ve meteorolojik şartlar nedeniyle kazanın olduğunu ifade eden Süler, "Aynı zamanda helikopter pilotu olduğum için; o anki şartları ve çekilmiş görüntüleri incelediğimizde kazanın meteorolojik şartlardan olma olasılığının yüksek olduğunu gördüm. Pilot, gayet deneyimli bir pilottu. 9 bin saate yakın bir uçuşu olan, çok deneyimli bir pilottu" dedi.

Avukat Kemal Yavuz'un 'Neye göre, helikopterin düşmesini kaza olarak yorumluyorsunuz' sorusu üzerine Süler, "Rahmetli kameranın çekmiş olduğu görüntüleri ben de izledim. Kar yağışının başladığını, ilerisinin zaten karla kaplı olduğundan, görüşün düştüğü belli oluyor. Daha sonrasında sanıyorum ki; şartlar daha da ağırlaştı. Helikopterin gördüğümüz kadarıyla tırmanışta olduğunu gösteriyor" cevabını verdi.

'GÖRÜNTÜLERİN SİZDE OLMAMASINA BEN DE ŞAŞIRDIM'

Avukat Mehmet Cemal Erkoç da soruşturmanın en başından beri gizli olduğunu ve dosyanın içerisinden kendilerinin de alamadıkları bilgiyi, tanığın elde ettiğini söyleyerek, görüntüyü nasıl elde ettiğini sordu. Tanık Süler ise görüntünün kendisine nasıl geldiğini ve nerede izlediğini tam olarak hatırlamadığını belirterek, "Rahmetli kameramanın çekmiş olduğu görüntü. Helikopterin içinden. Rahmetli kameramanın çekmiş olduğu görüntüler olması lazım ya da helikopterlerin içinde olan birisinin telefonun ya da bir şeyinden. Görüntülerin sizde olmamasına ben de şaşırdım" dedi. Duruşmada ayrıca Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun bazı belgelerin imha edildiğine dair yazısı gündeme geldi. Yazıda, tanık Ahmet Ergeç'in cep telefonunun 3 aylık iletişim tespiti kararına istinaden elde edilen bilgi ve belgelerin imha edildiği belirtildi.

'BİRİLERİNİN ELİNDE AMA DOSYADA OLMAYAN DELİLLER GÖRÜYORUZ'

Ertelenen duruşma hakkında konuşan Fatih Furkan Yazıcıoğlu'nun avukatı Veysel Aşkın, hem tanığın ifadesi hem de Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun gönderdiği yazının şaşkınlığı içinde olduklarını söyledi.

Helikopter düştükten sonra başlatılan soruşturmayı en başından beri takip edip, müdahil olmalarına rağmen helikopterin içinden çekilmiş bir görüntüyü ilk kez duyduklarını anlatan Aşkın, "Helikopter firmasının 2009'da genel müdürü olan Mustafa Kemal Süler isimli şahıs, helikopterin içinden çekilmiş bir videoyu izlediğini, hava şartlarını oradan gördüğünü söyledi. Oysa ne dosyada, ne bizde, ne savcılıkta, ne başka birinde böyle bir görüntü ve videoyu ne gördük, ne duyduk. Böyle yeni, bizim bilmediğimiz ama başka birtakım şahısların, birtakım kurumların elinde olan, dosyada da bilinmeyen ve olmayan birtakım deliller olduğunu görüyoruz. Dosyadan ve soruşturmadan gizlendiğini görüyoruz. İnşallah bu görüntüler, bizim de elimize geçer veya savcılığa intikal ettirilir. 13,5 yıl sonra ilk defa böyle bir görüntünün olduğuna dair bir beyan duyduk. Bunu zaten kendisine de sorduk. Kendisi de bizim bunu bilmememize şaşırdı, bir de böyle bir garabet var. Helikopter firması yetkilisinin bildiği bir görüntülü kayıt var; o hem dosyada hem bizim bilgimizde yok" dedi.

KANUNLARA GÖRE DELİLLER 2 TÜRLÜ İMHA EDİLİR

Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nun imha edildiğini belirttiği delilin hem devam eden dava hem de ana soruşturma dosyası için önemli olduğunu kaydeden Aşkın, "Halen derdest olan bir soruşturma içerisinde deliller olarak değerlendirilebilecek. Gerek soruşturma kapsamında, dava açılırsa kovuşturma kapsamında deliller olarak değerlendirilebilecek belge ve bilgiler var. Savcılıktan gelen cevabi yazıda 'O görüşme tutanağını, hatta yazının bütününe bakıldığı zaman CD, fotoğraflar, görüntüler ve o telefon tape kayıtlarını imha ettik' diye bir cevap var. Bu dosyanın bir delilini, dosya karara çıksa bile emanette saklanması gereken bir delilin imhası gibi bir şey ise ki; yazıdan anlaşılan o. Bu da ayrı bir vahamet" diye konuştu.

Kanunlara göre bir delilin imha edilmesi için 2 durumun olduğunu belirten Aşkın, "Ya delilin dosya ile hiç alakası yoktur. Ya da dosya kesinleşir, kesinleştikten sonra emanette durur. Eğer dosya imha edilirse; ancak onun ile beraber imha edilir" dedi. 

FETÖ’nün talimatıyla yönlendirdiği iddia edilen 19 şüpheli duruşma kritik görüşme belgelerinin imha edildiği öğrenildi. Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu bazı belgelerin imha edildiğini söyledi.

Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009’da düşen helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe’nin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda müdahale ederek, örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdikleri iddiasıyla 19 kişinin yargılandığı davanın 7’nci duruşması görüldü.

Kahramanmaraş 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer, oğlu Fatih Furkan ve ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, tutuksuz sanıklardan Nedim Bakırhan ile taraf avukatları katıldı. Diğer sanıklardan Davut Uçum, Aydın Özsıcak ve Yusuf Yiğit ise başka bir suçtan bulundukları cezaevlerinden SEGBİS sistemiyle katıldı.

‘GÖRÜNTÜLERE GÖRE KAZA, METEOROLOJİK ŞARTLARDAN KAYNAKLI”

Duruşmada ilk olarak helikopterin kiralandığı Esas Havacılık’ın o dönem genel müdürü olan Mustafa Kemal Süler tanık olarak dinlendi. Helikopterin düştüğünü Trabzon’dayken öğrendiğini ve meteorolojik şartlardan dolayı bir kaza olduğunu söyleyen Süler, “Aynı zamanda helikopter pilotu olduğum için o an ki şartları incelediğimizde ve orada çekilmiş olan görüntüleri incelediğimizde kazanın meteorolojik şartlardan olma olasılığının yüksek olduğunu gördüm. Pilot gayet deneyimli bir pilottu. 9 bin saate yakın bir uçuşu olan çok deneyimli bir pilottu” dedi.

Avukat Kemal Yavuz’un neye göre helikopterin düşmesini kaza olarak yorumladığını sorması üzerine Süler, “Rahmetli kameranın çekmiş olduğu görüntüleri ben de izledim ve orada kar yağışının başladığını, ilerisinin zaten karla kaplı olduğundan görüşün düştüğü belli oluyor. Daha sonrasında sanıyorum ki şartlar daha da ağırlaştı ve zaten helikopterin gördüğümüz kadarıyla tırmanışta olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

AVUKAT: ALAMADIĞIMIZ BİLGİYİ TANIK NASIL ELDE ETTİ?

Avukat Mehmet Cemal Erkoç, soruşturmanın en başından beri gizli olduğunu ve dosyanın içerisinden kendilerinin de alamadıkları bilgiyi, tanığın elde ettiğini belirterek, görüntüyü nasıl elde ettiğini sordu. Süler ise, görüntünün kendisine nasıl geldiğini ve nerede izlediğini tam olarak hatırlamadığını belirterek, “Rahmetli kameramanın çekmiş olduğu görüntü. Helikopterin içinden, rahmetli kameramanın çekmiş olduğu görüntüler olması lazım ya da helikopterlerin içinde olan birisinin telefonun ya da bir şeyinden. Yani görüntülerin sizde olmamasına ben de şaşırdım” ifadesini kullandı.

TERÖR BÜROSU: BELGELER İMHA EDİLDİ

Geçen duruşmada sanıklardan Yusuf Yiğit ile tanık Ahmet Ergeç arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin tape kayıtlarına ait fiziki çıktısının ve ham halinin mahkemeye gönderilmesi için yazılan müzekkereye verilen cevap da dosyaya girdi. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca yazılan cevapta şöyle denildi:

“Cihan Haber Ajansı çalışanı Lütfi Aykurt tarafından çekilen fotoğraf ve videolar ile Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4 Kasım 2011 tarih, 2011/2184 sayılı karar ile tanık Ahmet Ergeç’in kullanımındaki numaralı hatta ilişkin 10 Kasım 2011 tarihinden itibaren geçerli 3 aylık süre ile verilen iletişin tespiti tedbiri kararına istinaden 10 Kasım 2011-10 Şubat 2022 tarihleri arasında uygulanan ve elde edilen bilgi ve belgelerin imhasına ilişkin olarak düzenlenen imha tutanağı yazımız ekinde gönderilmiştir.”

AVUKAT AŞKIN:  TEMEL DELİLLER SORUŞTURMA DOSYASINDA YOK

Furkan Yazıcıoğlu’nun avukatı Veysel Aşkın, dosyaya giren cevabi yazının belge ve bilgilerin imha edildiğine dair olduğunu belirterek, “Telefon görüşmeleri hem bu dosya hem soruşturma dosyası için temel delillerden biri olması gereken fotoğrafların ve videoların olmadığına dair cevap verilmiştir. Bu hususun yeniden araştırılmasını talep ediyoruz” dedi.

Duruşma sonunda mahkeme heyeti, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak gönderilen imha tutanaklarının tanıklıktan çekilme ile ilgili olup olmadığı yahut tüm iletişimin imhasına ilişkin olup olmadığı hususunda araştırılma yapılarak mahkemeye bilgi verilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.

ÇAYIR: FURKAN, BU KONUDA MESAFE KATETMEK İÇİN SİYASİLERİ DOLAŞIYOR

Duruşmaya katılan Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır da Furkan Yazıcıoğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı ziyaret etmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Çayır, davanın suikast davası olması gerekirken hırsızlık davasına döndüğünü ve bu şekilde dosyanın sulandırıldığını belirterek, şunları söyledi:

“Bizim Furkan, can havliyle bu kadar duyarsızlığa, bu kadar vurdumduymazlığa bir isyan olsun diye bütün yetkilileri dolaşıyor haklı olarak ve dosyayı anlatıyor. Kamuoyunu duyarlı hale getirmek, bu konuda mesafe katetmek için kendi çabasıyla siyasileri dolaşıyor, siyasileri bilgilendiriyor. Kamuoyunda bu ölmüş ruhu yeniden diriltmek, faillerin bulunması anlamında bir çaba ve emek sarf ediyor. Bunu da bu şekilde görmek lazım, başka türlü görmemek lazım.”

GAZETECİ NEDİM ŞENER'E GÖRE HER ŞEY APAÇIK ORTADA

Hürriyet yazarı Nedim Şener, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile yanındaki 5 kişinin 25 Mart 2009 günü hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan helikopter kazasıyla ilgili ‘her şey ortada’ dedi
Konuyu enine boyuna köşeye taşıyan Şener, dört dörtlük bir FETÖ suikastının durduğunu belirterek iddialarını madde madde sıraladı.

İşte Şener’in ses getirecek yazısı; “BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile yanındaki 5 kişinin 25 Mart 2009 günü hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan helikopterin düşmesi ya da düşürülmesi tartışmasında iki görüş vardır. “Kaza” diyenler, “suikast” olduğunu söyleyenler. Eğer:

- Arama kurtarma çalışmalarındaki kasıtlı ihmallere,

- Kaza sonrası saatlerce 112 ve 155 ile cep telefonuyla konuşan İsmail Güneş’in cep telefonuna ait baz istasyonu bilgilerinden yola çıkılarak olay yerinin yaklaşık olarak belirlenmesine rağmen arama kurtarma çalışmalarının tam tersi yönde kilometrelerce uzaklarda yapılmış olmasına,

- FETÖ’cü istihbaratçıların, “Yazıcıoğlu bulundu, getiriliyor” şeklindeki not ile arama kurtarma çalışmalarını kesintiye uğratmasına,

- Gazeteci İsmail Güneş’in cep telefonuyla saatlerce konuşurken, vücudundaki başka yaralanmalardan söz etmesine rağmen, hiç söz etmediği halde cesedi bulunduğu zaman konuşmasını engelleyecek biçimde çenesinin kırık olmasına,

- FETÖ’cü askerler Davut Uçum ve Aydın Özsıcak’ın düşen helikopterden kontrol panelindeki bazı cihazları sökmesine,

- Bu iki kişinin aynı zamanda 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gerçekleştirilmesi planlanan suikast timi içinde yer almasına,

- Soruşturmanın Kahramanmaraş’tan sonra gittiği Malatya Özel Yetkili Savcılığı’nda iki FETÖ’cü savcının, sahte delil ve gizli tanıklarla dosyayı Ergenekon davası ile birleştirme yönündeki çabalarına,

- FETÖ’cü istihbaratçı, savcı ve gazetecilerin 17/25 Aralık operasyonlarından sonra Muhsin Yazıcıoğlu suikastı dosyasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı sanık yapma girişimlerine,

- Abdullah Önder ile Kamil Bakum gibi FETÖ’nün önemli üst düzey yöneticilerinin, Yazıcıoğlu dosyasında sanık olan FETÖ mensubu askerlerin dosyasının üstünün örtülmesi için örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in devreye girdiğini itiraf etmesine, tüm söylediklerinin HTS kayıtları ve Bylock yazışma içerikleriyle örtüşmesine,

- Dosyada adı geçen tam 49 kişinin FETÖ mensubu olduğu gerçeğine,

- İstihbaratçısı, savcısı, hâkimi ve gazetecisiyle mevcut delilleri karartma girişimleri yanında yalan ve iftiralarla fail yaratıp dosyayı yönlendirme çabalarına gözlerini kapatırsanız, evet bu bir kaza...

FURKAN YAZICIOĞLU’NUN AÇIKLAMASI

Peki suikast mı?

“Bir olaydan kim kazançlı çıkıyorsa fail odur” görüşü her zaman doğru sonuç vermiyor. Benim Hrant Dink cinayeti dosyasından çıkardığım sonuç şudur: Kim delil karartıyorsa ve sahte delillerle bir fail yaratmaya çalışıyorsa asıl fail odur.

Evet, şüphemizde haklı olsak da failin tespiti için somut delil gerekir.

Halen bu konuda yürütülen soruşturmada, Kahramanmaraş Çağlayancerit’ten saat 14.35’te Yozgat Yerköy’e gitmek için havalanan helikopterin güzergâhı üzerinde, iki F4 savaş uçağından birinin helikoptere çok yakın geçmesiyle yarattığı basınç ve karbonmonoksit nedeniyle düşürüldüğü üzerinde duruluyor.

Helikopter ile bu savaş uçaklarının aynı bölgede bulunması tesadüf müydü?

Suikast şüphesini güçlendiren ve ilk kez duyduğumuz bir açıklama Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu’ndan geldi. Pazar akşamı (11 Nisan 2021) CNNTürk’te Ne Oluyor programında beraber olduğumuz Furkan Yazıcıoğlu, FETÖ’cülerin yönetimindeki F4 uçağının, yalnız helikopterin düşürüldüğü öğleden sonra Kahramanmaraş-Yozgat güzergâhında değil, sabah saatlerinde Sivas’tan Kahramanmaraş’a gelişi sırasında da helikoptere yakın uçtuğunu söyledi.

GÜN BOYU TAKİP ALTINDA

Furkan Yazıcıoğlu, öğleden sonra helikoptere yakın uçuş sonucu basınç ve karbonmonoksite bağlı olarak helikopterin düşmesine neden olan uçağın, öğleden önce başka bir güzergâhta da yakın uçmasını, suikast girişiminin provası olarak yorumluyor.

Bu konuda radar kayıtlarının dosyaya girdiğini belirtiyor.

25 Mart 2009 günü Muhsin Yazıcıoğlu’nun içerisinde bulunduğu helikopter saat 10.36’da Sivas’tan kalktı ve saat 12.10’da Kahramanmaraş Çağlayancerit’e iniş yaptı.

Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz ile irtibatlı olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Kıdemli Albay Ali Armağan isimli FETÖ mensubunun içinde bulunduğu F4 savaş uçağı, saat 10.30 ile 12.12 arası helikopterin güzergâhına yakın bölgede uçuş yaptı.

Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter saat 14.35’de Kahramanmaraş Çağlayancerit’ten Yozgat Yerköy’e hareket etti. Yazıcıoğlu’nun mitingi bitmeden önce bölgede keşif uçuşu yapan FETÖ mensubu Ali Armağan’ın içinde olduğu F4 savaş uçağı, miting sonrası, helikopterin düştüğü saat dilimi içerisinde yani 14.26 ile 15.41 arası Yazıcıoğlu’unu taşıyan helikopterin geçiş güzergâh bölgesinde tekrar uçuş yaptı. Tüm bunlar radar kayıtlarına yansıdı. Furkan Yazıcıoğlu’nun ifadesine göre, F4 savaş uçağı radara yansıyan yükseklikten hızla alçalmaya geçerek helikopterin yakınında gaz basıncı sonucu oluşan karbonmonoksit etkisiyle helikopteri düşürdü. Olayın üzerinden uzun süre geçmesine rağmen vefat edenlerin önceden alınmış kan örneklerinde tespit edilen çok yüksek oranda karbonmonoksit gazının açıklaması da bu olabilir.

Her şey ortada, artık top savcılıkta. Çünkü, planlanmasından, soruşturulmasına, yargılanmasından, yalanlarla algı operasyonlarına kadar karşımızda dört dörtlük bir FETÖ suikastı duruyor.

FETÖ’nün ‘TSK imamı’ Adil Öksüz ile irtibatlı olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Kıdemli Albay Ali Armağan’ın içinde bulunduğu F4 savaş uçağının, Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterin saat 15.00 civarında düşürüldüğü Kahramanmaraş-Yozgat güzergâhında olduğu gibi, saat 10.30 ile 12.12 arasında Sivas’tan Kahramanmaraş’a gelişi sırasında da helikoptere yakın uçuş yaptığı radar kayıtlarına yansıdı.”

Editör: Haber Merkezi