Hemen herkes ya geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle ya da rutin kontrol için hastaneye veya sağlık ocağına giderek kan vermiştir. Kısa süre içinde sonuçlanan ve vatandaşların e-nabız sistemlerine kaydedilen kan tahlillerinin sonuçları, kan veren kişiler tarafından merak edilir.

Ancak bu değerlerin ne anlama geldiğini kimse tam olarak bilmez. Özellikle kan tahlillerindeki kısaltmalar, işin ilgilileri dışında herkesin kafasını karıştırabilir.  Peki, kan tahlillerindeki kısaltmaların anlamı ne? Değerlerdeki düşüklük veya yükseklik neyi işaret ediyor? 

KAN TAHLİLİ KISALTMALARI

RBC: Red Blood Cells (Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır.)
Bunlar oksijen taşıyan hücrelerdir. Ağır egzersiz ve yüksek rakımda sayıları artarken düşük olması kansızlık (anemi) veya kan kaybını gösterir. Ayrıca hemolize neden olan bazı ilaçlar da eritrosit sayısını azaltabilir.

HGB: Hemoglobin (HB)

Hemoglobin; kanda varolan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemi, kan kaybı, polistemi (eritrosit sayısının normalden fazla olması) v.b. durumların değerlendirilmesinde kullanılır. Polistemi, egzersiz ve yüksek rakım hemoglobin miktarını artırırken anemi ise hemoglobin miktarını azaltır.

HCT: Hematokrit

Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir. Bir başka ifadeyle kanın şekilli elemanlarının tüm kana oranıdır. Anemi ve kan kaybı gibi durumlarda miktarı azalır. Buna karşılık vücut su kaybederse (kusma v.b.) ya da yüksek rakımda hematokrit miktarı artar.

MCV: Mean Corpuscular Volume

Eritrositlerin ortalama büyüklüğüdür.Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.Özellikle gebelik döneminde annenin kırmızı kan hücrelerinin şekli hakkında genel ve uyarıcı bilgi verir. MCV kırmızı kan hücrelerinin çapı anlamına gelir.Talasemi gibi önemli genetik bağlayıcılığı olan hastalıkların teşhisinde tam kan sayımı içerisinde bakılabilen oldukça pratik ancak genel durum hakkında uyarıcı bilgi veren bir tetkiktir. Talasemi hastalarında MCV oranı düşük çıkar.

MCH: Mean Corpuscular Hemoglobin

Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.

MCHC: Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration

Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.

RDW: Red cell Distrubition Width

Eritrositlerin dağılım genişliğini gösterir.

PLT: Platelets (Trombosit sayısı)

Pıhtılaşmayı sağlayan hücreler. Koagülasyon sistemi ve hemostaz bozukluklarının değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısı artarken lösemiler, bazı enfeksiyonlar ve kemik iliğinin baskılanması ile trombosit sayısı düşer.

MPV: Mean Platelet Volume

Trombositlerin ortalama büyüklüğü.

PDW: Platelet Distrubition Width

Trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.

WBC: White Blood Cells (Beyaz kan hücrelerinin-lökosit-sayısı) Lökosit

Beyazküreler yanı akyuvarlarımızın sayısını belli eder. Vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevlidir. WBC miktarı birçok sağlık durumundan etkilenebilir. Kan, farklı kan hücrelerinden ve plazma adı verilen bir sıvıdan oluşan akıcı bir bağ dokusudur. Kanın en temel işlevi, vücudun bütün bölümlerine oksijen ve gerekli besinlerin taşınmasıdır. Üç tip kan hücresi vardır: Bunlar kırmızı kan hücreleri(alyuvar), beyaz kan hücreleri ve platelettir. Akyuvar olarak da adlandırılan WBC bağışıklık sisteminin temel hücreleridir. Bunlar bakteri ve virüs gibi vücudu işgal eden zararlı organizmalarla savaşır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. WBC kemik iliğinde üretilir. Bunlar renksizdir ve şekilleri de asimetriktir. WBC birkaç gün ya da birkaç hafta gibi kısa ömre sahiptir. WBC değişik sağlık durumlarının teşhisinde önemli bir kriter olarak görülmektedir.

WBC Miktarı Ne Anlama Gelir?

Beyaz kan hücresi miktarı enfeksiyonlar, kemik iliği bozuklukları ve iltihaplı hastalıklar gibi birçok sağlık probleminin teşhisini kolaylaştırmada çok önemli bir faktördür. Bu ayrıca birçok tedavide vücudun cevap verip vermediğini anlayabilmek için kullanılır. WBC miktarı kemik iliği işlevini değerlendirirken de iyi bir kriterdir. WBC miktarı lökositlerin toplam sayısını ve farklı lökositlerin miktarını oluşturur. Farklı miktarda, her çeşit lökosidin oranı hesaplanır.

Yüksek WBC Miktarı Neden Kaynaklanır?

Yüksek beyaz kan hücresi miktarı ya da lökositoz, anemi, enfeksiyonlar, alerjiler, sistemik hastalıklar, romatoid artrit gibi iltihaplı hastalıklar, yanıklardan dolayı zarar görmüş dokular, lösemi ve fiziksel ya da duygusal stresten dolayı meydana gelir.

Heparin, kortikosteroid, kinin ilaçlar ve nöbet önleyici ilaçlar da WBC’ yi yükseltebilir. Yeni doğmuş bir bebek doğduğu gün 9000 ile 30000m/mm3 aralığında yüksek beyaz kan hücresine sahiptir. İki hafta içinde, bu miktar normal yetişkin oranına düşer. Lökositoz hamilelik sırasında da çok yaygındır.

Düşük WBC Miktarı Neden Kaynaklanır?

Düşük beyaz kan hücresi miktarı ya da lökopeni kemoterapi, radyoterapi, aplastik anemiden ve lupus, dalak hastalığı, karaciğer hastalıkları ve viral enfeksiyon gibi otoimmum hastalıklardan kaynaklanabilir. Vitamin ve bakır ve çinko gibi mineral eksiklikleri de lökopeniye yol açabilir. Lökopeni myelodisplastik sendromu gibi bazı kemik iliği hastalıklarının sonucu olabilir. Bağışıklık sistemini baskılayan (immunosupresif) ilaçlar, bazı antibiyotikler, antitiroid ilaçlar, diyüretik (idrar söktürücü) ilaçlar ve kemoterapi ilaçları da lökopeniye sebep olabilir. Düşük kan hücresi miktarı vücudu bakteriyel, viral ve mantarsal enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakarak, zayıf düşmüş bir bağışıklık sistemine neden olur.

NE%: Nötrofil Yüzdesi

Nötrofiller : Bu hücrenin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve tahrip etmektir. Bulduğu yabancı materyali, fagositoz denen bir yöntemle içine alır ve içindeki çeşitli enzimlerle tahrip eder.

LY%: Lenfosit Yüzdesi
Lenfositler : Bu hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar. Çok çeşitli fonksyonlara sahip bu hücrelerin en temel işlevi, mikroorganizmaları tanıyıp, onlara karşı antikor yapımını gerçekleştirmektir.

MO%: Monosit Yüzdesi

Monositler ve Makrofajlar : Bu hücreler fagositoz yapma yeteneğindedir ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar. Monositlerin dokularda bulunan şekline makrofaj denir.

EO%: Eozinofil Yüzdesi

Eozinofiller : Eozinofiller de nötrofiller gibi yabancı materyali yok etmek görevi olan hücrelerdir. Özellikle, parazitlere bağlı enfeksiyonlarda belirgin rol oynarlar.

BA%: Bazofil Yüzdesi

Bazofiller : Bazofillerin de fagositoz yeteneği vardır ama asıl fonksiyonunu, çeşitli maddeler salgılayarak gösterir.

CRP: C Reaktif Protein’in kısaltmasıdır.

Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir. Sağlıklı kişilerde serum bazal CRP düzeyi ortalama 0.8 mg / L civarındadır. Romatoid artrit, SLE (sistemik lupus eritematozus), kalp krizi ve lenfoma gibi hastalıklarda artar. CRP özgül bir test değildir fakat duyarlılığı yüksektir. Herhangi bir hastalığa özgü değildir ve teşhis için kullanılmaz.

HORMON TAHLİLLERİ

T4: Total T4
Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Hipertiroidide artarken, hipotiroidide azalır. Tiroksin replasman tedavisi alan kişilerde TT4 yüksek bulunabilir. T4 otoantikorlarının bulunduğu durumlarda ise TT4 yüksek, TT3 normal çıkabilir.

T3: Total T3
Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Hipertiroidide (tiroid bezinin çok çalışması) artarken, hipotiroidide (tiroid bezinin yetersiz çalışması) azalır. Kronik hastalığı olan veya uzun süre hastanede yatmış olan hastalar ötiroid olsalar bile TT3 düzeyi düşük bulunabilir. T3 otoantikorlarının bulunduğu durumlarda ise TT3 yüksek, TT4 normal çıkabilir.

FT3: Serbest T3

Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Hipertiroidizm ve T3 tirotoksikozunda (tirotoksikoz = kanda ani olarak tiroid hormonlarının yükselmesi) serum FT3 düzeyi artarken, hipotiroidizmde azalır. Ayrıca kronik hastalığı olan veya uzun süre hastanede yatmış olan kişiler ötiroid olsalar bile FT3 düzeyi düşük bulunabilir.

FT4: Serbest T4

Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Hipertiroidizmde serum FT4 düzeyi artarken, hipotiroidizmde azalır.

TSH: Tiroid-Stimulating Hormon (Tiroid Uyarıcı Hormon)

Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Hipotroidizmde TSH düzeyi artarken hipertiroidizmde TSH düzeyi azalır.

E2: Estradiol

Vücuttaki en potent endojen östrojendir. Ovülasyon indüksiyonunun takibi ve erkeklerde jinekomastinin değerlendirilmesinde kullanılır.

ß-HCG: Beta HCG

Gebeliğin teşhisi, ektopik gebelik şüphesinin değerlendirilmesi ve in vitro fertilizasyon (vücut dışındaki özel bir ortamda döllenme) hastalarının takibinde kullanılır. Ayrıca testis tümörü ve overin germ hücreli tümörlerinin değerlendirilmesi ve takibinde de kullanılır.

FERR: Ferritin

Demir eksikliği anemisi, kronik hastalık anemisi, talasemi (Akdeniz anemisi), hemakromatozis ve demir yükleme tedavisinin takibinde kullanılır. Karaciğer hastalıklarının varlığında demir eksikliği olmasına rağmen ferritin normal düzeyde bulunabilir. Ayrıca akut faz reaktanlarından biridir.

B12: Vitamin B12

Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir. Kronik böbrek yetmezliği, konjenital kalp yetmezliği, diabetes mellitus ve karaciğer hastalıklarında vitamin B12 düzeyi yüksekken vejetaryenlerde düşüktür.

B12 Eksikliği Nelere Yol Açar?

Bu vitamini araştıran birçok kişi ‘’B12 eksikliği nelere sebep olur?’’ tarzı sorular sormaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki, bu eksiklik önemli sağlık sorunlarına sebep olabilir. B12 vitamini alyuvarların kemik iliğinden üretilebilmesi için önem arz etmektedir. Yaşlılarda oldukça sık görülen B12 vitamini eksikliği bu bireylerde depresyonun ana sebeplerinden birisi olarak da görülebilmektedir. B12 vitamini eksikliği genel olarak şu sorunlara yol açabilir:

Ellerde veya Ayaklarda Karıncalanma

B12 vitamini eksikliği ellerde ya da ayaklarda karıncalanmaya sebebiyet verebilir. B12 eksikliğinde meydana gelen karıncalanma, vitaminin sinir sisteminde önemli bir role sahip olması ve yokluğunda bireylerin sinir iletim sorunları ya da sinir hasarı gibi sorunları yaşamasına sebep olmasından kaynaklanmaktadır. 

Sinir sisteminde B12 vitamini miyelin olarak adlandırılan bir maddenin üretilmesine katkı sağlamaktadır. Miyelin, sinirleri koruyan ve hisleri iletmelerine katkı sağlayan koruyucu bir maddedir. B12 vitamini eksikliğine sahip olan bireyler sinirlerinin tümüne yetecek kadar miyelin üretemeyebilir. Miyelin kaplama olmadansa sinirler her türlü tehdide açıktır.

Yürüme Güçlüğü

B12 vitamini eksikliğinden dolayı meydana gelen periferik sinir hasarı zaman içerisinde hareket problemlerine sebep olabilir. Ayaklarda ve uzuvlarda meydana gelen uyuşma, kişinin destek olmadan yürümesini güçleştirebilir. Ayrıca B12 eksikliği olan bireyler kas güçsüzlüğü ve reflekslerin zayıflaması gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilirler.

Soluk Ten

B12 vitamini eksikliğinde soluk ya da sarımsı cilt görülebilmektedir. Derinin altında dolaşan kırmızı kan hücreleri cilde normal rengini sağlamaktadır. B12 vitamini kırmızı kan hücrelerinin üretimine katkı sağladığından dolayı kırmızı kan hücrelerinin yeterli düzeyde olmadığı zaman ise cilt soluk görülebilmektedir. 

Yorgunluk Hissi

B12 vitamini eksikliğine bağlı biçimde megaloblastik anemi, kişinin kendini yorgun hissetmesine sebep olabilmektedir. Vücutta oksijeni taşıyacak yeteri düzeyde kırmızı kan hücresi olmadığı zaman birey kendini aşırı yorgun hissedebilir.

Kalp Çarpıntısı

B12 vitamin eksikliği kalp çarpıntısı probleminin dolaylı nedenleri arasında bulunabilmektedir.

Nefes Darlığı

B12 vitamini eksikliğine bağlı biçimde meydana gelen anemi, hasta bireyin nefes darlığı yaşamasına sebep olabilmektedir.

Ağız Sağlığı

B12 vitamini ağız sağlığını da etkilemektedir. B12 vitamini eksikliği, aşağıda yer alan ağız sorunlarına sebep olabilmektedir:

Şiş ve kırmızı bir dile sebep olan glossit
Ağız ülseri
Ağızda yanma hissi

Bu belirtiler, B-12 vitamini eksikliği sonucunda vücutta üretilen kırmızı kan hücresinin azalması ve bu durumun da dile daha az oksijen gelmesi sonucunda meydana gelmektedir.

Düşünme veya Muhakeme Sorunları

B12 vitamini eksikliği, hekimlerin bilişsel bozukluk olarak isimlendirdiği düşünme ile ilgili problemlere sebep olabilir. Bu problemler, düşünme ya da muhakeme zorluğu ve hafıza kaybını içermektedir.

Sinirlilik

B12 vitamini eksikliği, bireyin mental durumunu olumsuz etkileyerek sinirlilik durumu ya da depresyona sebebiyet verebilmektedir.

Mide Bulantısı, Kusma ve İshal

B-12 vitamini eksikliği ayrıca sindirim sistemini de olumsuz yönde etkileyerek mide bulantısı ve ishal gibi sorunlara yol açabilmektedir.

İştah Azalması ve Kilo Kaybı

Mide bulantısı gibi sindirim problemleri neticesinde B12 vitamini eksikliğine sahip olan bireyler iştah kaybı yaşayabilmektedir. İştahın azalması uzun vadede kilo kaybına sebebiyet verebilmektedir. Diğer yandan Alzheimer ve demans gibi nöropsikiyatrik rahatsızlıkların hem sebebi hem de neticesi olabilen unutkanlık, vücuttaki hormon yetersizlikleri ve vitamin eksikliklerinin bir neticesi olarak da meydana gelebilmektedir. Tiroit hormonunun eksikliği, B12 ve D vitamini eksikliği gibi hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen unutkanlığa sebep olabilmektedir. KAYNAK: ÖZEL RUMELİ HASTANESİ

FOL: Folik Asit

Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır. Diyetle folat alımının azalması, hemodiyaliz, gebelik ve fenitoin vb. bazı ilaçlar folat düzeyini düşürürken, vejetaryen diyet ile folat düzeyi artar.

AFP: Alfa-Fetoprotein

Hepatoselüler ve germ hücreli karsinomlarda (karsinom = kötü huylu tümör) kullanılan bir tümör belirleyicisidir. Bazı kanserlerde de ( pankreas, mide, kolon, akciğer v.b.) AFP düzeyi yükselebilir. Siroz, hepatit ve alkolik karaciğer hastalığı gibi durumlarda da AFP seviyesinde artış olabilir.

CEA:

Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar. Özellikle kolorektal kanserler ve ileri evre meme kanserlerinde takipte kullanılabilir. Sigara içenlerde CEA düzeyi yüksektir. Bu yüzden tarama testi olarak kullanılması doğru değildir.

CA 125:

Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir. Ayrıca sağlıklı insanların %1′inde CA 125 düzeyi yüksek olabilir. Tarama testi olarak kullanılmamalıdır.

CA 15–3:

Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır. Özellikle metastatik meme kanserlerinin (diğer organlara yayılmış olan meme kanseri) %80′inde CA 15–3 düzeyi artar. Ayrıca diğer bazı kanserlerde (pankreas, akciğer, over, kolon, karaciğer v.b.), hepatit, siroz ve tüberkülozda CA 15–3 düzeyi yükselebilir. Tarama testi olarak kullanılmamalıdır.

CA 19–9:

Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar. CA 19–9 düzeyi ile tümör kitlesi arasında ilişki yoktur. Ayrıca siroz gibi bazı durumlarda CA 19–9 düzeyi yüksek görülebilir. Tarama testi olarak kullanılmamalıdır.

PSA: Prostat-Spesifik Antijen

Prostat hastalıklarının (özellikle prostat karsinomları ve benign prostat hiperplazisi) tanı ve takibinde kullanılır.

Free PSA: Serbest PSA

Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.

Total Testosteron Seviyesi (T)

DHEA-SO4
17-alfa-OH-P (17-alfa-hidroksi-progesteron) Bu üç test Polikistik Over (PKO) hastalığının tanısında kullanılır.

Biyokimya Tahlilleri

CA: Kalsiyum
Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır. Ayrıca kemik için de önemlidir. Kemik metastazları, akromegali gibi durumlarda kalsiyum düzeyi artarken D vitamini eksikliği, magnezyum eksikliği, kronik böbrek yetmezliği gibi durumlarda kalsiyum düzeyi azalır.

PHOS: Fosfor

Fosfor metabolizmasının ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Böbrek yetmezliği ve akromegali gibi durumlarda fosfor düzeyi artarken D vitamini eksikliği ve kusma gibi durumlarda fosfor düzeyi azalır.

UREA: Üre

Böbrek fonksiyon testlerinden biridir. Protein metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır. Düz tüpün yanı sıra 24 saatlik ya da spot idrar ile de çalışılabilir. Yüksek proteinli diyet gibi durumlarda üre düzeyi artarken düşük proteinli diyet, gebeliğin son dönemleri ve ağır karaciğer hastalıkları gibi durumlarda üre düzeyi azalır.

GLU: Glikoz

Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır. Açlık kan şekeri olarak ölçülür.

TP: Total Protein

Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır. Kronik karaciğer hastalıkları ve yanık gibi durumlarda total protein düzeyi azalır.

HB: Hemoglobin

Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır. Egzersiz, yanık, aşırı kusma ve yüksek rakım gibi durumlarda hemoglobin miktarı artarken anemi gibi durumlarda miktarı azalır.

UA: Ürik Asit

Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.

BİL-D: Bilirubin (Direk)

Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Bilirübin kandaki eritrosit (kırmızı küre) lerin parçalanması sonucu ortaya çıkar. Bazı metabolik hastalıklar, karaciğer hastalıkları, safra yolları hastalıkları, yada kan kırmızı kürelerin vücutta hızlı yıkılmalarını takiben kanda değerleri yükselebilir.

BİL-T: Bilirubin (Total)

Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Bilirübin kandaki eritrosit (kırmızı küre) lerin parçalanması sonucu ortaya çıkar. Bazı metabolik hastalıklar, karaciğer hastalıkları, safra yolları hastalıkları, yada kan kırmızı kürelerin vücutta hızlı yıkılmalarını takiben kanda değerleri yükselebilir.

SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT:

Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir. Örneğin alkol bağımlılarında, bu testler bakıldığında istenilen değerlerin yükseldiği görülür. Fiziksel muayenesinde karaciğer ağrılı olabilir.

GGT(gama-Glutamil-Transferase) olarak isimlendirilen değer böbrek, pankreas, karaciğer, safra kesesi ve prostat epitel (deri) dokusunun hücre mebranında bulunan bir enzimdir. GGT; alkol ve bazı ilaçların etkisi ile yada akut kolesistit ( kolon iltihabı), akut pankreatit( pankreas iltihabı), karaciğer nekrozu( karaciğer dokusunun kansız kalması), ve karaciğer metastazlarında artış gösteren bir enzimdir.

SGOT; Karaciğer hastalıkları, kalp hastalıklarında yükselebilir.
SGPT; Karaciğer hastalıkları, kalp hastalıkları ve bazı maddelerin (ilaçlar) karaciğerdeki toksik etkileri ile kandaki değeri artabilir. Tüm bu testler genellikle karaciğerden kaynaklanan hastalıkların şüphe edilmesi durumda kanda bakılan testlerdir.

ALT: Alanin Aminotransferaz
Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir. k o n y copyright a in dex Siroz, akut hepatit gibi karaciğer hastalıkları, kalp krizleri, kullanılan bazı ilaçlar, kas zedelenmeleri, akut ve böbrek yetmezliği gibi durumlarda ALT düzeyi artar.

AST: Aspartat Aminotransferaz
Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir. Herhangi bir nedene bağlı olarak karaciğer hücre zedelenmesi veye hasarı, kalp ve iskelet kası travması, kalp yetmezliği ve ağır egzersiz gibi durumlarda miktarı artar.Bununla birlikte böbrek yetmezliği ve B vitamini eksikliklerinde düzeyi azalabilir.

GGT (GAMAGLUTAMİLTRANSFERAZ)
Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir. Ayrıca safra kesesi taşı, bu taşa bağlı safra yolları tıkanıklığı, pankreas hastalıklarında da kan değeri yükselir.

ALP: Alkalen Fosfataz
Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Siroz, gebelik ve çocukların büyüme dönemlerinde ALP düzeyi artar. Karaciğer ,pankreas hastalıklarında, safra yollarının taş ile tıkanmasında Paratiroid bezin fazla çalıştığı durumlarda, bazı kemik hastalıklarında değerleri yükselebilir.

LDH: Laktat Dehidrogenaz

Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır. Orak hücre anemisi ve lenfoma gibi durumlarda miktarı artar.

HDL, LDL

Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır.Kan kolesterol seviyesi parmak ya da kolunuzdan alınan kan örneğinden ölçülür. Bu testte total kolesterol ve iyi kolesterol (HDL) seviyeniz belirlenir. Kan testi öncesi aç olmanız ya da özel bir şey yapmanız gerekmez. k o n y a in dex Ancak bu verilerin sonucunda kötü kolesterol (LDL) seviyesinin direkt ölçümü gerekebilir, bu test için aç olmanız şarttır. Kötü kolesterol seviyesi doktorunuza kalp hastalığı riskinizle ilgili daha fazla bilgi verir ve tedaviyi belirlemede yardımcı olur.

TK: Total Kolesterol

VLDL-K: VLDL Kolesterol

Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

CK-MB: Kreatin Kinaz (CK)

İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır. Ağır egzersiz, gebeliğin son dönemleri ve doğum gibi durumlarda miktarı artar.

AMYL: Amilaz

Pankreas fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.Başlıca üretim yeri pankreas olması sebebiyle özellikle akut pankreatit, kronik pankreatit, kolesistit gibi rahatsızlıklarda kan değeri yükselir.

TG: Trigliserid

FE:Demir

Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.

Sodyum
Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.

Potasyum

Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır. Trombositoz, lösemi, hemoliz, doku hasarı, akut böbrek yetmezliği, ağır egzersiz ve şok potasyum düzeyini artırırken kronik açlık ve kusma ise düşürür.

Klorür
Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır. Aşırı kusma gibi durumlarda miktarı azalır.

Magnezyum
Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon (preeklampsi) tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır. Gebelikte Mg düzeyi düşer.

Kreatinin

Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir.Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Böbrek hastalıkları ve şok kreatinin düzeyini artırır. Böbrek hastalıkları ve yetmezliklerinde, enfeksiyon ve sıvı kayıplarında, böbrek sonrası üriner sistem tıkanıklıklarında kan değeri yükselir.

Kreatinin Klerensi

Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve böbrek hastalıklarının takibinde kullanılır. Burada ise böbrek hastalıkları ve şok kreatinin klerensi düzeyini azaltır.

AKŞ: Açlık Kan Şekeri

Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

TKŞ: Tokluk Kan Şekeri

Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.

OGTT ve OGL: Şeker yüklemeleri

Albumin
Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir. Albumin; Karaciğer tarafından sentezlenen ve pek çok iyon, metabolit, ilaçları bağlayan bir proteindir. Karaciğer sirozu, malnutrisyon dediğimiz bir tür beslenme bozuklukları , kanser hastaları gibi pek çok hastalıkta albümin değeri düşer.

Lipaz

Pankreas fonksiyon testlerindendir.

DBK: Demir Bağlama Kapasitesi
Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.

Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.

Trombosit Sayısı

Kanın pıhtılaşmasını sağlayan şekilli elemanlardır. Eksikliğinde kan yeterli sürede pıhtılaşmayacağı için ağır kanamalara neden olabilir. Bu nedenle trombosit değeri vücut için önemli bir bulgudur. Eksikliğinde periferik yayma denilen ikinci bir test ile trombositlerin durumu incelenir. index Operasyon yada doğum gibi kanamanın fazla olabileceği uygulamalardan önce KZ ( Kanama Zamanı) ve PZ (Pıhtılaşma Zamanı) olarak adlandırılan iki test daha yapılarak kişinin kanamaya karşı direnci ölçülür. KZ ve PZ testleri parmağa batırılan lancet( steril iğne) ile çıkan kanın hangi sürede duracağı hesaplanarak yapılır.

Hepatit Tahlilleri

Hepatit Paneli ( Eliza )
HBsAg:

Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır. HBV enfeksiyonu sırasında serumda ortaya çıkan ilk serolojik markerdir. HBsAg’nin 6 aydan uzun süre bulunması kronik taşıyıcılık veya kronik karaciğer hastalığının göstergesidir.

Anti-HBs:

HBV’ ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır. HBV enfeksiyonunun bitişiyle beraber (HBsAg kaybolduktan sonra) anti-HBs oluşur. Ayrıca HBV aşılamasından sonra immünitenin tespitinde de kullanılır.

Anti-HAV IgM:

Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. 15–45 günlük bir inkübasyonu takiben semptomların ortaya çıkması ile beraber kanda görülür ve genelde 3–6 ay pozitif kalır.

Anti-HAV Total:

Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.

HBeAg:

HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar. Virüste aktif viral replikasyonun olduğunu gösterir.

Anti-HBe:

HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür. Anti-HBe pozitif olan kronik taşıyıcıların karaciğer histolojileri ve karaciğer fonksiyon testleri genellikle normaldir.

Anti-HIV:

HIV tanısında kullanılır. (Aids)

Anti-HCV:

HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur. Anti-HCV’nin bulunması immüniteyi sağlamaz. Pozitif sonuçlar diğer yöntemlerle doğrulanmalıdır.

İdrar Tahlilleri

Sg: Dansite (Yoğunluk) Referans aralığı 1.010 ¦ 1.020 arasındadır. Bu aralıklar dışında olduğunda Refraktometre adı verilen cihazla tekrar ölçüm yapılır. İdrarın soğutulması ve idrarda protein atımı dansiteyi artıran faktörlerdir.

pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir. Kan transfüzyonları, kusmalar, uzun süren soğuk banyo ve alkali yapıcı maddelerin fazla alımı idrar pH’ının artmasına neden olur. Şeker hastalığı, gut, lösemi, yüksek proteinli diyet, akut eklem romatizması, C vitamini eksikliği ve asidik ilaçların alınması idrar pH’ını azaltan nedenlerdir.

LEU: Lökosit

İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.

NIT: Nitrit

İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.

PRO: Protein

Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz. Normal hastalarda rastlanması böbrek rahatsızlığını gösterir. Ayrıca idrarla atılan proteinin tipi tanı için önemlidir.

GLU: Glikoz

Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir. Ancak bazı hastalarda kanda glikoz fazla olsa bile idrarda görülmeyebilir. Şeker hastalığı, gebelik, uzun süre açlık ve kurşun zehirlenmesi idrarda glikoz düzeyinin artmasına neden olur.

KET: Keton

Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir. Ayrıca diyabetli hastalarda da rastlanır. Ateş, ishal ve şiddetli kusmalar da idrarda keton miktarını artırır.

UBG: Ürobilinojen Değeri : Ürobilinojen bir pigmenttir.Ürobilinojen, bilürübin maddesinin yıkım ürünüdür. Ürobilinojen normalde dışkıda bulunur. Karaciğerden safranın fazla atılımı durumunda ise bağırsaktan emilir ve idrarla atılır.Safra içeriğinde yer alan bilirübin maddesinin florada bulunan bakteriler vasıtasıyla yıkılması sonrası barsakta oluşmaktadır.Normalde ürobilinojen sterkobilinojene dönüşüp barsaklarımızdan gaita aracılığı ile atılır. Bu yolla atılamayan az miktarda ürobilinojen ise barsak tarafından emildikten sonra kan dolaşımınıa karışır.Karaciğere geçer ve yine safra yoluyla atılır. Düşük oranda bir ürobilinojen ise böbreklere ulaşıp idrar yoluyla da vücudumuzdan atılır. Normalde idrarda düşük oranlkarda olabilen ürobilinojenin yüksekliği ise karaciğerde yüksek oranda bilirübin oluştuğunu gösterir ki bu da normal bir durum değildir.

BIL: Bilirubin
Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.

ERY: Eritrosit
İdrarda kan olduğunu gösterir.

KAN TAHLİLİNDE REFERANS DIŞI NE DEMEK?

Kan tahlillerinde yazan 'Referans dışı' terimi değer aralığının bulunamaması anlamına gelir. Kan tahlili yaptıran kişiler bazı değerleri için referans dışı detayını görebilir. Bu durum ölçülen değerin normalin dışında olduğunu gösteren ya da ölçülemeyen anlamlarını taşımaktadır. Tüm kan değerleri için referans dışı terimini görmek olasıdır.

KAN DEĞERİNİN DÜŞÜK OLMASI NE ANLAMA GELİR?

Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir.

Kan değerinin düşük olması oksijen yetersizliğine diğer adıyla hipoksi denilen hastalığa yol açmaktadır. Oksijen yetersizliği direk dokulara zarar vereceği için bütün organlarımız bu durumdan etkilenecektir.

KAN DEĞERİNİN YÜKSEK OLMASI NE ANLAMA GELİR?

Yüksek hemoglobin seviyeleri nadir görülen kan hastalığı, polisitemi belirtisi olabilir. Vücudun çok fazla alyuvar yapmasına ve kanın normalden daha kalın olmasına neden olur. Bu pıhtılara, kalp krizlerine ve felçlere yol açabilir. Tedavi edilmezse yaşam boyu sürebilen ve ölümcül olabilen ciddi durumdur.

KAYNAK : DENİZLİ CERRAHİ HASTANESİ

Editör: Haber Merkezi