Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Kenan Gürsoy, dünya genelindeki 1 milyardan fazla Katolik’in tek dini otoritesi olan Vatikan’ın “içeriden” nasıl göründüğünü ve Vatikan-Türkiye ilişkilerinin gelişimini Milliyet’e anlattı. Son dönem Osmanlı mutasavvıflarından Kenan Rifai’nin torunu olan, Galatasaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevini yürütürken 2009’da Vatikan Büyükelçisi olarak atanan Kenan Gürsoy, ailevi ve akademik geçmişi dolayısıyla dinler arası diyalog fikrine aşinalığının bugünkü konumunda etkileri olduğunu söyledi.
* Türkiye sevgisinden dolayı “Papa Turco” olarak anılan Papa 23. Jean ile başlayan Türkiye-Vatikan diplomatik ilişkilerinin gelişimini anlatabilir misiniz?
Bugünkü resmi anlamıyla Türkiye-Vatikan diplomatik ilişkileri Nisan 1960’ta Papa Turco veya Papa Roncalli olarak da anılan 23. Jean döneminde başlamış . Fakat asıl münasebetlerimiz çok öncelere gidiyor. 15. yüzyıldan, Fatih döneminden itibaren başlıyor.
Santoro’nun annesi sarıldı
* Türkiye’nin Katolik dünyası nezdindeki imajı açısından büyükelçiliğin çalışmaları nelerdir?
Hıristiyanlığa Türkiye’de yapılan bir takım fanatik saldırılar vardı. Bunlar Rahip Santoro ve Monsenyör Padovese’nin öldürülüşü. Bu insanlar Katolik dünyası içinde unutturulmuyorlar. Üzerinde toplantılar yapılıyor, adlarına meydanlar oluşturuluyor, enstitüler kuruluyor. Bunlar Türkiye’nin aleyhine birer not olabilir. Bu insanların anıldığı o toplantılara giderseniz ve Türk insanının bununla hiçbir alakası olmadığını hissettirirseniz ve onların acısının aynı zamanda kendi acınız olduğunu onlara iletebilirseniz, bu kesilir... Rahip Santoro ile ilgili bir toplantıda ailesi vardı. Türkiye Büyükelçisi olarak orada bulunmamdan son derece memnun oldular ve annesi hanımefendi bana sarılarak ağladı, “Oğlumu görmüş gibi oldum” dedi. Buna ihtiyaç var sanıyorum.
Vatikan pozitif laikten yana
* Vatikan ile Türkiye arasında başka ne konularda sıkıntılar var?
Vatikan’ın bizden talep etmekte olduğu bir “hak” var. O da Latin Katolik Kilisesi’nin henüz Türkiye’de bir hukuki kişiliğinin olmamasıyla alakalı. Bu durum, Türkiye’de bulunan hayır kurumlarının, okulların, sağlık kuruluşlarının kime ait olması gerektiği hususunda bir takım problemler çıkartıyor.
* Vatikan’ın laiklik anlayışını nasıl görüyorsunuz?
Onların dünya için savundukları şey “pozitif laiklik”. Onlara göre pozitif laiklik şudur: “Sekülarizasyon dediğimiz aşırı dünyevileşmeden dünya büyük sıkıntılar çekmiştir. Egoist, insan merkezli bir dünya oluşmuştur. Örneğin çevre, ekoloji problemlerine bakıldığında bunun ne manaya geldiğini anlarsınız” der. İnsanları tamamen din dışı, maneviyat dışı bir ortamda yaşatmak yerine farklı inançların bir arada fakat birbirlerine hürmet içinde oldukları bir ortam oluşturalım der.
* Vatikan ile Türkiye arasındaki arşiv çalışmaları ne aşamada?
Türkiye, gittikçe yoğunlaşan bir biçimde kendi tarihine çok büyük bir merak duyuyor. Son 20-30 yılda bazı tarihçilerimiz burada araştırmalar yapmış fakat kurumsal bir yapı oluşturmamış. Biz bu kurumsal yapıyı oluşturmak istiyoruz. 500 Türk el yazmasıyla ilgili katalog çalışması zaten yapılmış 1950-60’lı yıllarda. Fakat 300 kadar yeni bir takım el yazmaları çıktı. Kataloglanmış eserler içinde o zaman fark edilmemiş olan kitaplar da var, ikisi üçü bir arada ciltlenmiş. Yani bu sayı 1000’e kadar çıkabilecek.
Dede Korkut ve Nil Haritası
* Arşivlerde bulunan kitapların arasında neler var?
Dede Korkut kitabı burada. Biz Dede Korkut için iki kitap biliyoruz. Bunlardan biri Dresden’de, diğeri Vatikan’da bulundu. Evliya Çelebi’nin Nil Haritası burada. 5.5 metre uzunluğunda. 14. yüzyılda yazılmış, farklı bitkilerden elde edilen ilaçların kitabı var. Azerbaycan da aynı servete sahip çıkıyor ve 42 el yazmasının tamirini sponsorize ediyor. Biz de pekala bir Nil Haritası’nın tamiri için devlet veya özel sektörden sponsor bulabiliriz.
Roma temsilcimiz Övgü Pınar’ın Büyükelçilik rezidansında görüştüğü
Kenan Gürsoy, felsefe geçmişinin getirdiği artıları
Vatikan’daki görevine olumlu etkisini anlattı.
Hıristiyanlar getirmiş olabilir
* Türkçe kitaplar Vatikan’a nasıl ulaşmış olabilir?
Farklı ülkelerdeki rahipler araştırma yapmak ya da koleksiyon amacıyla topluyorlar. Topladıkları şeyler buraya gelmiş. İslam dünyasındaki Hıristiyan zenginler de meraklılar. Mesela Nil Haritası’nın Beyrut’taki bir zengin Hıristiyan vasıtasıyla buraya nakledilmiş olduğuna ilişkin bir fikir var.
Vatikan artık örtbas etmiyor
* Vatileaks olaylarının Vatikan’da nasıl bir etkisi oldu?
Dışarıdan takip edildiği kadar Vatikan içinde etkisi olmadı ama tabii önemli bir olaydır. Ekonomiyle alakalı problemler çıktı, pedofili problemi ve bu Vatileaks problemi ortaya çıktı. Fakat bütün bunlarda aslında söylenebilecek tek bir şey var: Artık Vatikan bunları örtbas etmiyor, üzerine gidiyor. Buna “şeffaflık” diyebilirsiniz, “bir düzen verme” diyebilirsiniz.
Papa gençler için Twitter’da
* Papa’nın Twitter hesabı açması şeffaflık sayılır mı?
Modern hayatla bütünleşmek isteyen bir Katolik kilisesi var. Dinlerin birbirlerini tanıması hususunda gençlerin yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bu son 3 Papa’da özellikle var. Gençliği kendi adlarına tutabilmek için teşebbüsleri var. Sanırsam bütün dünyanın buradan çıkaracağı dersler olabilir.
Kaynak: http://dunya.milliyet.com.tr/vatikan-da-el-yazmasi-1000-turkce-eser/dunya/dunyadetay/15.12.2012/1642073/default.htm
Etiketler: Türkiye , İslam , Vatikan , Katolik , Hıristiyan , Papa , Azerbaycan , Katolik Kilisesi , laiklik , Twitter , Galatasaray , Kitap , Koleksiyon , olabilir , insanlar , Fen-Edebiyat , sanıyorum , Jean