Tarih; resmi ideolojilerin sınırlayıp yönlendirdiği bir alan olarak kaldıkça toplumlar; kendi gerçeklerini öğrenip dünyaya ve çevresindeki komşu olan ülkelere karşı, yönlendirilmiş,masallların sınırladığı,prozac toplumu kıvamında kör topal idare eden kafa konforunu bozmayan idarecilerce,kelimenin tam manasıyla idare edilmeye devam edecek....
Milattan Sonra 803 yılında Bizans imparatoru 1.Nikeforus'a isyan eden Türk'ler var bu olay tarih arşivlerine "Bardanas Turcus"olarak geçmektedir.(Radi Dikici ,Bizans İmparatorluğu Tarihi,s.232)
Yazar Tanju CAn'a göre; Olay Alpaslan'ın Anadolu'yu fethinden 300 yıl önce cereyan etmektedir ama bizim resmî tarihçilerimiz standart kalıplardan kurtulamamışlar, hala 1071'de Anadolu'nun kapıları'nın Türk'lere açıldığı tezinde ısrar etmekteler...
Herodot'un tanımlamasına göre İskitler kentlere yerleşmiyorlardı. Beraberlerinde götürdükleri atlı arabalarda yaşıyorlardı. At sırtında, yay ve ok ile savaşa alışmış bir kavim olan İskitler, yiyecek için tarıma değil, hayvan sürülerine dayanıyorlardı. Genellikle pantolon ve bot giyip, atlarında üzengi kullanıyorlardı. Büyük bir kısmı Musevi olan (sonradan Hristiyanlık ve İslâm dinine geçen ailelerin varlığıda kayıtlarda bulunmaktadır.) İskitler domuz eti yemedikleri gibi bu hayvanı kesinlikle yetiştirmezlerdi. Yemin törenleri sırasında büyük bir kaba içeceklerinden koyan İskitler bu kabın içine biraz da kanlarından karıştırarak içerlerdi. Türklere özgü olan kan kardeşliği İskitlerde yaygın olarak görülmekteydi.
Arabalarda yaşayan İskitler sürekli olarak civar bölgelere akınlar yaptıkları için komşu ulusların sürekli korktukları bir kavim olmuştur. İran'da Medler, Persler tarafından uzaklaştırılınca Güney Rusya ve Aral bölgesine doğru göç etmişler, ama İskitlerle yaptıkları savaşlarda yenilmişlerdir. İran imparatoru Sirüs son seferini İskitler üzerine yapmış ve Aral bölgesinde M.Ö.529 da yenilmiştir. Bu tarihlerde İskit İmparatoru Tomris isimli bir kadındır.
Yunan tarih yazıcıları'nın Amazon olarak tanımladığı ve günümüzde de aynı isimle anılan savaşçı kadınlar İskit Hükümdarı Tomris'in, savaşçı kadın askerleridir, Amazonların Türk (İskit-Saka Türkleri)olduğu tarihi kalıntıların bilimsel olarak incelenmesi sonucunda ortaya çıkmış bir gerçek olsada,nedense hiç bir tarihi değerimize sahip çıkmadığımız gibi bu gerçekliğide yıllarca gözardı ettik, Pers Kralı dönemin en güçlü orsuduna sahip hükümdar Darius'un İskit coğrafyasına yaptığı seferler boşa çıkmıştır. İskitler yalnız İran cephesinde değil, sınırları bulunan tüm cephelerde sürekli savaşmış cengâver bir ulus olarak tarih sahnesine geçmişlerdir.
İstabulu kuşatan ilk Türk kavmi olan İskit'lerin aile gurupları halinde bölgeye yerleşmeleri sonucunda, Bizans ordusundaki İskit kanından olan, özel askerlerin dikkatlerini çekmek için surların altındaki askerlerine "kurt gibi uluyun" talimatı vererek, nüfuz etmesi, savaş meydanında bazı bizans özel askerlerinin Osmanlı tarafında savaşması, Türk asimetrik psikolojik harp taktiğini uyguladığını gösterdiği gibi, istanbul şehri'nin Osmanlı Devletine geçmesini 1453 tarihinde başaran Fatih Sultan Mehmet'in İskit (Saka)'lerin Türk kökenli olduklarından haberdar olduğunun da en belirgin kanıtıdır.
795-803 yıllarında Bizans'ın içinde Ordularının Başkumandanı olan Türklerin isyanı tam bir talihsizlik ve tarihi hatadır.
İsyanı başlatan kimi tarihçilerce Ermeni asıllı olduğu yazılsada isminden Berdan(Bardanas) ve hele ki lakabı Türk'den(Turcos) kendisinin Türk olduğu anlaşılan ,hatta Hazar Türkü olduğu da yazılır.
(Kountoura-Galaki 1983, s. 203)
Bizans Orduları Generali olan Bardan /Vardan Turcos'un başlattığı isyana,Hazar türkü olan V.Leo gibi,Amorium'lu Mikail (Amorius Afyonkarahisar ilinin sınırları içinde, Emirdağ ilçe merkezine 13 km uzaklıkta bir antik kenttir.) ve Anadolu'ya yerleştirilen Slavlardan olan Thomas adlı komutanlar destek vermişler ve bu isyan Bizans ordusunu içinden çıkılması çok zor bir mücadele halini alır,orduda moral ve motivasyon düşer,lakin bu isyan karakter itibarı ile sivil halkın desteğini alamamış bölgesel kalmış bir isyandır.
İmparator 1.Nikeforus'a karşı düzensiz gelişen,arkasına halk desteği alamadığı için başarılı olamayan ve kendi içinde çözülmeye giden bu isyan kısa sürer.
Bardanas Turkos'a İmparator Nikeforus tarafından gönderilen heyetle teslim olması halinde affedileceği ve iyi niyet nişanı verileceğinin bildirilmesi üzerine teslim olur ve kurduğu bir manastırda keşiş olup, askerliği bırakır.
Bugün adı Kınalıada, Prens Adaları olarak bilinen Prote Adasına götürülür ve orada adını bizzat kendi verdiği Sabbas Manastırını kurar ve ömrünün sonuna kadar kesiş olarak kalır.
(Kazhdan 1991, s. 255; Kountoura-Galaki 1983, ss. 213–214; Treadgold 1988, s. 132; Kiapidou 2003, Bölüm 2.2.)
İşin en talihsiz olan kısmı ise,İsyanın sebebinin Dinin kullanılarak zenginlerin çıkarlarına yönelik bir isyan niteliği taşıması ve Bardan Turkos'un Toprak sahibi Aristokratların temsilciliğini yapması.
Halk Desteği Olmayan Hiç Bir Harekettlilik Kesin ve Kazanım Denilebilecek Sonuçlara Ulaşmaz, Hele ki Bir kaç Sömürgen Toprak ve Mal Sahibi Zengin Aristokratların çıkarlarına hizmet etmek tarih boyunca hiç bir süreçte netice vermemiştir.